Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri

“Hiç ışık almamış ruhların/ kopyaları hâlinde çoğalıyor nurlu nüfusumuz” (Murathan Mungan)

İnsanın, dil yetisini geliştirip içinde bulunduğu çevreyle/türdeşleriyle anlaşabileceği ortak sözcükleri keşfettiğinden beri nesnelere, canlılara ve kişilere isim verilmeye başlanmıştır. Mağara duvarlarına çizilen resimler olayların, durumların ve varlıkların kayda geçirilmesinin yanı sıra isimlendirilemeyen varlıkların görsellerinin resimler aracılığıyla aktarımına işarettir, çok yönlü tartışma içinde bu sadece eylemin nedenlerinden biri olabilir.

Yeryüzünün farklı toplulukları kendi içlerinde anlaşabilecekleri dilleri inşa ettikten sonra çağırma-çağrılma noktasında insanlar isim sahibi olmaya başlar. Tanınma-tanıma gerçekliği sosyal bir varlık olan insan için varoluş sorunudur. İsmi olmayan insan, toplum içinde yokluğun sınırında gezer. İnsanları birbirinden ayırmada ve tanımada kişi isimleri başta bu amaca yönelik adlandırma eylemi olsa da yönetme-yönetilme aşamasına geçen insanlık tarihi açısından bürokratik bir zorunluluğa dönüşür. Belirli bir yönetime tabi insanın aidiyet belirtmesi açısından bir isme sahip olması önem taşır. İsimler, yazının icadıyla kayıt altına alınmaya başlanır.

Her toplumun kendi coğrafi, kültürel ve tarihî özelliklerine göre yeni doğan bebeklere isim verme gelenekleri vardır. Bu noktada kültür, din, gelenek, yaşam biçimi, tarihsel yolculuk gibi değişkenler o toplum için isim verme geleneğinde devreye girer. İslam dinine mensup topluluklarda doğan çocuğun kulağına ezan okunup adının fısıldanması genelde geniş aile yapısının kapsamında yaşlı bir erkek tarafından icra edilir. İslamiyet öncesi Türk kültüründe isim verme geleneği savaşçı-göçebe özelliğin etrafında şekillenir. Dede Korkut Hikâyeleri’ne yansıdığı şekilde erkek çocukları isim almak için kahramanlık sergiler. Yine bu hikâyelerde isim verme görevi, toplumdaki saygın kişiliğinden dolayı Dede Korkut’a düşer. İslamlaşan Türk toplumunda verilen isimler yüzyıllar geçtikçe Arap-Fars kültürünün etkisini yansıtır. Alp, Alparslan, Bilge gibi isimlerin yerini Ahmet, Mehmet, Muhammet gibi isimler alır. Yine mezhepler de isim verme konusunda önemli bir etkiye sahiptir. Sünni-Alevi-Şii ayrışmasında çocuklara verilen isimler de mezhepsel aidiyeti yansıtır: Ayşe, Fatma, Hasan, Hüseyin, Ali, Ömer, Osman, Ebubekir… Zikredilen bu isimler, mezheplere göre farklılık göstererek yeni doğan çocuğa verilir. İsim vermede diğer bir etken de tarihte toplumun hafızasında olumlu izler bırakmış şahsiyetlere dayanır. Toplumca sevilen kişinin adı yeni doğan çocuklara verilir. Bu bağlamda Türkiye özelinde düşünüldüğünde dinî ve tarihî şahsiyetlerin adlarının çocuklara verildiği görülebilir. 1789 Fransız Devrimi’nin etkisi de isimler konusunda önemli bir etkiye sahiptir. Bu tarihten sonra ulusçuluk ve ulus-devlet ideolojisi Fransa dışında kalan halkları etkisine alır, imparatorluklar dağılmaya başlar. Bu tarihten sonra kurulan ulus-devletlerde yaşayan halklar da özellikle resmî ideolojinin etkisiyle yeni doğan çocuklara milliyet aidiyetini yansıtan -anadilin imkânlarından yararlanılarak- isimler verir.

Türkiye özelinde ele alındığında belirli tarihsel dönemlerde yaşanan siyasi çalkantılar o dönemde doğan çocuklara verilen isimlerin seçilmesinde etkili olur. Bu bağlamda siyasi kişiliklerin idam edilmesi Adnan, Rüştü, Deniz gibi isimlerin verilmesinde kayda değer bir artışa neden olur. Bu bağlamda özellikle 1960-1980 aralığında yaşanan politik gelişmeler ve bu gelişmelerin tarafları yeni doğan bebeklere isim verme konusunda halkı etkilemiştir. Önemli on yıllar boyunca özellikle Deniz adı yeni doğan çocuklara verilir. Bu isim hem erkek hem de kız çocuklarına verildiğinden artı yönlü bir ivme kaydeder. Bu ismin fonetik açıdan kulağa hoş gelmesi de ayrı bir öneme sahiptir. Diğer bir dikkat çeken nokta da belirli isimlerin belirli yörelerde önemli bir yaygınlığa sahip oluşudur: Satılmış (Karadeniz), Ökkeş (Maraş), Şehmuz (Mardin-Urfa), Fesih (Muş), Veysi/Veyis (Siirt-Batman)… Bu isimlerin verilmesinde, ilgili yörelerde türbesi bulunan dinî kişilikler ve belirli yöresel inançlar-inanışlar etkili olur; Satılmış ismindeki gibi belirli bir inanışa ve ritüele dayanabilir. Bunun yanı sıra son 30 yılda yaşanan gelişmeler Kürtçe-Zazaca isimlerin yeni doğan bebeklere verilmesinde bölgede etkili olmuştur. İsim vermede etkili olan öznenin erkek olması da ataerkil tarih ve toplum düzeni açısından önemli bir tartışma konusudur.

1990 sonrası süreçte “tarihin sonu”, “medeniyetler çatışması”, “otonom dünya yurttaşlığı”, “yeni dünya düzeni”, “tek kutuplu dünya düzeni” gibi ortaya atılan tezlerle ve teknolojinin/bilgi toplumunun (dijital ağlar) etkisiyle küreselleşme/globalleşme devreye girer. İnternetle aşılan sınırların etkisi önce esnaf tabelalarında sonra da kişi isimlerinde etkisini gösterir. İngilizcenin fonetiğinin etkisi de yeni verilen isimlerde belirginleşir.

2000 sonrası süreçte Türkiye’de verilen isimler arasında muhafazakâr kesimlerin seçtiği isimler kültürel hegemonyanın ne yönde kurulduğunu göstermesi açısından önem arz eder. Genelde Kur’an-ı Kerim’de geçen bir sözcüğün isim olarak seçilmesi, nedensel açıdan önemli bir orana tekabül eder. Bu bağlamda bazı isimlerin anlam yönünden ele alınması gerekir: Kız çocuklarına verilen Aleyna isminin anlamı “üzerine” demektir, Türkçede edat görevinde de kullanılan “üzerine” sözcüğünün karşılığıdır. Rabia isminin anlamı ise “dördüncü” demektir. Bu yönden ele alındığında ismin anlamının geri planda tutularak isim verildiği görülebilir. Örnekler çoğaltılabilir. Tüm bu etkilere rağmen yüzyıllardır Türk toplumunda verilen isimlerden bazıları her dönemde varlığını koruyarak istatistikte ilk sırada yer alır:

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi 2024’te en çok kullanılan isimlerin tamamı İslam medeniyetinin çıkış yıllarına tekabül eden önemli dinî şahsiyetlere aittir. Genel durum bu olsa da her dönemin belirli politik-tarihsel-sosyal koşulları bazı isimlerin o yıllarda yaygınlaşmasına neden olur. Bu yazıda, 2018-2024 sürecinde yeni doğan çocuklara verilen isimlerin istatistiği üzerinden tarihsel-politik inceleme yapılacaktır.

Hegemonyada Kırılmalar: İdeolojinin Yeniden Üretimi

Cumhuriyet’in ikinci on yılında gerçekleştirilen Soyadı Kanunu’nun, Türk tarih ve dil çalışmalarının önemli bir etkisi Türkçe isim seçmede belirginlik kazanır. Yeni kurulan rejimde yeni bir toplumsal düzen inşa edilir. Bu aşamada milliyetçilik ideolojisi birçok alanda kendini yeniden üretir. Türkçe isim seçmede 6-7 Eylül’ün de önemli bir etkiye sahip olduğu tarihsel bir gerçektir. Bu tarihten sonra, ülkede yaşayan farklı etnik ve dinî kimliklere mensup halklar güvenlik kaygısının etkisiyle çocuklarına Türkçe ve/veya Türk toplumunda yüzyıllardır kullanılagelen adlar vermeye başlar.

Yazımız bağlamında TÜİK verilerine dayanılarak 2018-2024 sürecinde yeni doğan bebeklere verilen isimler ele alınacaktır. 2018’de erkek çocuklarına verilen isimlerin oluşturduğu sıralama şu şekildedir: Yusuf (1.), Eymen (2.), Ömer Asaf (3.), Miraç (4.) ve Ömer (5.). 2024’te ise bu sıralama değişmiştir: Alparslan (1.), Göktuğ (2.), Yusuf (3.), Metehan (4.) ve Ömer Asaf (5.). Bu isimlerin oluşturduğu istatistiğin grafiği ise şu şekildedir:

Bu isimler tek tek incelenmeden önce muhafazakâr kesimin çocuklarına verdiği isimlerin 2018 itibariyle gerilediği görülmektedir. Türkçe olmasından öte Türkçü-milliyetçi ideolojiye mensup kesimlerin çocuklarına verdiği isimlerin 6 yıl içinde grafikte ilk beşe yerleştiği bilgisi önem arz eder. Bu bağlamda Alparslan isminin 2018-2024 sürecindeki grafiği şu şekildedir:

Alparslan ismi, 2018’de doğan 2652 erkek çocuğa verilirken 2024’te 8088 erkek çocuğa verilmiştir. 2018’de 30. sırada yer alan bir ismin 2024’te ilk sıraya yerleştiği görülmektedir. Bu ismin Malazgirt Savaşı’nı kazanarak Anadolu’ya yerleşen Büyük Selçuklu hükümdarına ve Türk milliyetçi bir partiyi kuran lidere ait olmasının etkisiyle toplum hafızasında yeniden canlandırıldığı bilgisini karşımıza çıkarır. Bu bağlamda yükselen ideolojinin milliyetçilik olduğu yorumu yapılabilir.

Türk milliyetçiliğinin yansıması şeklinde ele alınabilecek Göktuğ ismi 2020’de doğan 2937 erkek çocuğa verilirken 23. sırada yer almıştır. Aynı isim 2024’te doğan 5683 erkek çocuğa verilerek ikinci sıraya yerleşmiştir. 2018 ve 2019 yıllarında bu ismin istatistiki olarak ilk 30’da yer almadığı fakat hızlı bir şekilde 5 yılda artı yönlü ivme kazandığı görülmektedir:

2018’de en çok verilen ve böylece ilk 30 isim arasında yer almayan Metehan ismi 2019’da doğan 2726 erkek çocuğa verilerek 27. sırada yer almıştır. 2024’te doğan 4762 erkek çocuğa Metehan adı verilmiştir. 2020’de 27. sırada olan bu isim 2024’te 4. sıraya yükselmiştir. Tarihte askerî onluk sistemi kuran Asya Hun Devleti’nin hükümdarı olan Metehan, savaş ve ordu konusunda yaptığı yeniliklerle Türk tarihinde düzenli ordunun kurucuları arasında yer alır. Resmî tarih anlatısına göre onluk, yüzlük, binlik (onbaşı, yüzbaşı, binbaşı) gibi askerî birimlerin kurucusu Metehan’dır. Bu bağlamda Alparslan, Göktuğ ve Metehan gibi isimlerin verilmesinde kaydedilen artışın önemli bir nedeni de yaygın medyada gösterime sunulan Türk tarihi konulu diziler ve bunların toplumun belirli kesimleri üzerinde oluşturduğu hegemonik etkidir. Bu etki, Althusser’in Gramschi’den hareketle geliştirdiği ideolojik aygıtlar bağlamında medyanın işleyiş biçimini Türkiye özelinde daha net gösterir.

Eril Düzenin Kendini Yeniden Üretimi: Milliyetçiliğin Geçirdiği Evrim

2018-2024 sürecinde doğan kız çocuklara verilen isimler incelendiğinde erkek çocuklarına verilen isimlerde görülen milliyetçi çağrışımlara -kız çocukları bağlamında- belirgin şekilde rastlanmamaktadır. 7 yılın verilerini içeren tablo, 7-8 ismin ardışık yıllar arasında sıralamada yer değiştirdiği görülmektedir. Zeynep ve Elif isimleri 2024’te de önceki yıllarda olduğu gibi en çok kullanılan isimler arasında yer almaktadır. Bu isimler özelinde düşünüldüğünde 2024’te doğan kız çocuklara verilen isimlerin bir kısmı onar yıllık periyotlarda en çok kullanılan isimlerle ortaklık göstermektedir. 2018’den itibaren muhafazakâr kesimlerin verdiği Ebrar ismi ilk beşte bulunmamaktadır. Milliyetçi çağrışımlar içeren Asya ve Gökçe gibi isimlerin önceki yıllarda da verildiği fakat yine bu ideolojinin bu süreçte kendini yeniden ürettiği yorumunda bulunulabilir. Kız çocuklara verilen isimler, genel olarak Anadolu tarihinde sık kullanılan kadın isimlerinden seçilmektedir. Bu yönüyle İslamiyet ve gelenek etkisinin sürdüğü söylenebilir. Son dönemde yükselen milliyetçilik ideolojisinin erkek çocuklarına verilen isimlerde etkisini göstermesinin nedeni de Alp tipi destan kahramanlığının erkek çocuklara atfedilmesindendir. Kız çocukları ise muhafazakârlığın etkisiyle yetiştirilmeye hazırlandığından isimler konusunda yüzyılların geleneklerinin sürdürüldüğü yönünde yorum yapılabilir. Defne isminin tercih edilmesinin bir nedeni de fonetik açıdan kulağa hoş geldiğidir, bu açıdan bir isim modası oluşturmuştur.

En Çok Verilen Bebek İsimleri
Doğum Yılı Düzey İsim Cinsiyet Sayı Sıra
2024 TÜRKİYE DEFNE Kadın 7.466 1
2024 TÜRKİYE ASEL Kadın 7.347 2
2024 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 6.540 3
2024 TÜRKİYE ASYA Kadın 5.041 4
2024 TÜRKİYE GÖKÇE Kadın 4.759 5
2023 TÜRKİYE ASEL Kadın 8.114 1
2023 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 7.614 2
2023 TÜRKİYE DEFNE Kadın 6.895 3
2023 TÜRKİYE ZÜMRA Kadın 5.382 4
2023 TÜRKİYE ASYA Kadın 5.224 5
2022 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 8.876 1
2022 TÜRKİYE ASEL Kadın 6.845 2
2022 TÜRKİYE DEFNE Kadın 6.830 3
2022 TÜRKİYE ZÜMRA Kadın 6.631 4
2022 TÜRKİYE ELİF Kadın 5.694 5
2021 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 10.063 1
2021 TÜRKİYE ELİF Kadın 6.448 2
2021 TÜRKİYE ASEL Kadın 6.432 3
2021 TÜRKİYE ASYA Kadın 6.306 4
2021 TÜRKİYE DEFNE Kadın 5.795 5
2020 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 11.356 1
2020 TÜRKİYE ELİF Kadın 7.386 2
2020 TÜRKİYE DEFNE Kadın 6.368 3
2020 TÜRKİYE ASEL Kadın 6.229 4
2020 TÜRKİYE AZRA Kadın 5.680 5
2019 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 13.179 1
2019 TÜRKİYE ELİF Kadın 8.314 2
2019 TÜRKİYE DEFNE Kadın 6.746 3
2019 TÜRKİYE ASEL Kadın 6.590 4
2019 TÜRKİYE AZRA Kadın 5.658 5
2018 TÜRKİYE ZEYNEP Kadın 14.224 1
2018 TÜRKİYE ELİF Kadın 9.908 2
2018 TÜRKİYE DEFNE Kadın 6.623 3
2018 TÜRKİYE EBRAR Kadın 6.592 4
2018 TÜRKİYE EYLÜL Kadın 5.757 5

Sonuç ve Tartışma

Kişi isimleri konusu dil ve kültür çalışmalarının olduğu kadar siyaset biliminin ve sosyolojinin de çalışma alanına girmektedir. 2018-2024 sürecinde doğan bebeklere verilen isimler yakından incelendiğinde erkek çocuklara verilen isimlerin milliyetçi ideolojinin söylem alanının etkisinde kalındığı sonucu çıkarılabilir. Türkiye’de en çok kullanılan erkek isimleri arasında bulunmayan isimlerin son 7 yılda doğan çocuklara verilmesi geniş aile yapısının tükenme aşamasını geçmiş olmasındandır. Dede ve aile büyüğü adının verilmesi şeklindeki gelenek terk edilince erkek çocuklarına isim verme eyleminin, güncel ideolojik söylemlerden ve medyadan etkilendiği yönünde bir çıkarımda bulunulabilir. Erkek çocuklarında Türkçülük ve milliyetçilik ideolojisiyle verilen isimler etkiliyken kız çocuklarında muhafazakârlık etkili olmaktadır. Bu da iki ideolojinin sentez alanı olarak ailede kendini gösterir. Toplumu üreten ve yeniden üreten bir yapı olarak ailede, çocuklara verilen isimler cinsiyet değişkenine göre bu sentez ideolojiden etkilenmektedir. Milliyetçi ideolojinin dinî söylemlerin etkisi altına girdiği görülmektedir. İslamiyet öncesi Türk kültüründen isimler erkek çocuklara verilirken kız çocukları için bu yönde bir eğilimin gösterilmemesi şu sorunu ortaya çıkarır: İslamiyet öncesi Türk kültüründe kadının ön planda oluşu bugünkü toplumsal düzende ve kolektif bellekte yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu düzlemde ele alındığında milliyetçilik, seküler zeminini yitirip dinî açıdan muhafazakâr söylemden etkilenmektedir. Bu etkileniş de kız çocuklara verilen isimlerde Türkçü ideolojinin etkisinin zayıf kalmasıyla açığa çıkar.

Yeni yılın ilk bebeğine verilen sol ideolojinin tarihî karakterlerine ait isimler (Mahir Deniz, 1 Ocak 2025) ise sol ideolojinin toplum ve tarih üzerinde hegemonya kaybı yaşadığını gösterir. İstisna ve azınlıkta kalan sol kültüre ait isimler milliyetçi ideolojinin etkisiyle verilen isimlerin karşısında zayıf kalmaktadır. Belirli isimlerin yükselişe geçişi, ideolojinin bir günde ya da bir yılda moda hâline geldiğini göstermez. Aksine toplumsal zihinde ideolojik aygıtların gerçekleştirdiği değişimle bir hazırlık/kuluçka süreci yaşanır. Bu bağlamda 2018’de doğan bebeklere verilen isimler o yılda ortaya çıkmamıştır. Milliyetçi söylemin ülkede ve farklı ülkelerde (özellikle sağın yükselişe geçtiği AB ülkelerinde) yükselişi, mülteci karşıtlığı, toplumun kutuplaş(tırıl)ması, medyada ve dizi sektöründe tarih konulu dizilerin sayısının ve çeşidinin artışı, bir bütün olarak kültürel hegemonyanın yön değiştirmesi 2018 itibariyle yeni doğan çocuklara verilen isimlerde etkili olmuştur. Bu yönüyle ele alındığında yaygın paradigmanın değişmediği, aksine daha da güçlendiği söylenebilir. Verilen isimlerde “tamamen” bilinçli bir ideolojik tercih söz konusu değildir, hegemonya kuran ideolojiye mensup kesimler ilgili dönemde doğan çocuklara verdikleri isimlerle toplumun geri kalan kesimlerini etkisi altına almaktadır. İsimlerin verildikçe yayılması belirli dönemlerde bir kar topu etkisi oluşturmaktadır. Bu bağlamda milliyetçi ideolojinin belirli kesimleri aşarak toplumun diğer kesimlerini de etkilediği sonucuna varılabilir. Sloganlar, afişler, marşlar, flamalar, amblemler, rozetler, kültürel üretimler ideolojilerin kimlik bileşenleri olduğu gibi kişi isimleri de ideolojik kimliğin bileşenlerindendir. Aynı şekilde, belirli dönemlerde verilen isimler toplumsal dokunun geldiği aşamayı göstermesi açısından önemlidir. Sosyolojik bir gösterge niteliği taşıyan kişi isimlerinin verilişindeki nedenlerin daha net ortaya çıkarılması için bu alanda çalışan araştırmacıların daha kapsamlı ve hedef kitlesi geniş araştırmalar yapması gerekir. Buna ek olarak yeni doğan bebeklere isim veren ailelerle yapılabilecek görüşmeler daha çok veriye ulaşılmasını sağlayabilir.

 

NOT: Kişi isimleri konusunda TÜİK’in internet sitesindeki verileri esas alınarak grafikler çıkarılmıştır.

https://nip.tuik.gov.tr/?value=EnCokKullanilanIsimler

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.