Herzog, Peru’daki vahşi ormanlarda aylarca süren Aguerra filmi sırasında çekim koşullarına dayanamayan ve setten kaçan başrol oyuncusu Klaus Kinski’ye tabanca çekmiş, tabancayı ortalarına koymuş “çekime dönmezsen ben seni vururum ya da sen beni vur ve çeker gidersin” demiştir.
“Sinema inanırlığını kaybediyor. İnsanlar sinemada gördükleri filmlerde kendi gözlerine gördüklerine inanmak istiyorlar. Special efektlerle, sinema hileleriyle yapılan filmlerin sayısı artmakta… sinemaya başka bir boyut katılıyor. Bu yeni boyut insanlık için, sinema için iyi mi acaba?… Fitzgeraldo filmini bu nedenden yaptım. Amazon ormanlarına gittik aylarca insanlarını olmadığı doğa içinde vahşi ormanda yaşadık. 320 ton gemiyi karadan raylar üzerinde bir nehirden öbürüne taşıdık. Aylar sürdü. Hatta çekimler sırasında ölenler, yaralananlar oldu. Yapımcımız Fox şirketi “gel burada stüdyoda çekelim bu sahneleri, LA’da platoda plastik modellerle yapalım gemiyi, atlatalım bir nehirden diğerine. Çok daha ucuza ve rahat ortamda halledelim bu çekimleri” dedi. Sıcak bir stüdyo odasında oturup özel efektlerle bu sahneleri gerçekleştirebilirdim. Ben insanların gördüklerine inanmasını, sinemanın bir kandırmaca olmadığını ispat etmek istedim. Seyirci gördüğüne inanmalı. Benim sinema anlayışım bu.”
Bu cümleler tam 43 yıl evvel söyleniyordu. Bunları dile getiren kişi Alman film yapımcı-yönetmeni Werner Herzog’du. 1982 yılında yaptığı son filmi Fitzgeraldo’nun New York Film Festivalindeki ABD galasındaki televizyon programında bunları söylemekteydi Werner Herzog. (1)
Fitzgeraldo, 1900’lerin başında yaşamış olan bir büyük hayalperestin hayalinin gerçekleşmesinin filmiydi. Film, Peru’da yaşayan “Fitzgeraldo” lakaplı bir kauçuk tüccarının vahşi orman içinde bir opera binası kurması çalışmalarıdır. Fitzgeraldo’nun tek amacı ünlü tenor Caruso’yu oraya getirip opera binasında konser verdirmektir. Herzog dört buçuk yıl üzerinde çalıştığı bu filmi 6 milyon dolara ortaya çıkarabilmiştir. Her filminde olduğu gibi bu filminde de seyirci perdede izlediklerinin gerçek olup olamadığına karar verememektedir. İşte bu gerçekçilik Herzog’un sinema anlayışıdır. Seyircinin perdede gördüğü her şey gerçektir. Film New York Film Festivali’nin kapanış gecesinde oynamaktaydı. Cannes Film Fesivali’nde ve çeşitli festivallerde ödüller almış olan Fitzgeraldo, sinema tarihine geçen yapımı eşsiz özelliklere sahip çok önemli bir filmdir. Trauffut’nun “yaşayan en önemli film yönetmeni” dediği Werner Herzog Time dergisi tarafından “ Yirminci Yüzyılın En Etkili 100 Kişi Listesi”nde yer almaktadır.
Sinema tarihine yaptığı mistik ve vahşi doğa ile iç içe filmleriyle katkıda bulunan, sayısı 60’ı geçen filmleriyle çeşitli ödüller alan Herzog 1942 yılında Münih’te doğmuştur. 1960’lı yıllarda ilk filmlerini finanse edebilmek için bir çelik fabrikasında kaynakçı olarak çalışmıştır. Olağandışı davranışlarıyla bilinen film yapımcısı Herzog, üç haftada Münih’ten Paris’e kadar yürümüş “ölüme karşı protesto” sunu yaparak ölüm döşeğindeki arkadaşı film tarihçisi Lotte Eisner’i Paris teki hastahanede ziyaret etmiştir.”Heart of Glass” filmini çekerken daha iyi oyun vermesi için oyuncusunu hipnotize etmiştir. Yaptığı bir filminin gününde bitireceği iddiasını yerine getiremeyip iddiayı kaybettiği için kendi ayakkabısını yemiştir. Guadeloupe’daki La Soufiriere volkanının patlaması beklenirken volkanın başına gitmiş, herkes kaçarken o “ben bu patlamayı filme alacağım” demiştir. Peru’daki vahşi ormanlarda aylarca süren Aguerra filmi sırasında çekim koşullarına dayanamayan ve setten kaçan başrol oyuncusu Klaus Kinski’ye tabanca çekmiş, tabancayı ortalarına koymuş “çekime dönmezsen ben seni vururum ya da sen beni vur ve çeker gidersin” demiştir.
İlk filmlerini okuduğu Münih’teki sinema okulundan çaldığı kamera ile yapan Herzog bugüne kadar 60 dan fazla film yapmıştır. Sinema tarihinde; Hitchcok Steward’la, Scorsese De Nero’yla, Trauffaut Leaud’la devamlı çalışmışlardır. Film dünyasında yönetmenle oyuncu birlikteliğine Herzog’la Klaus Kinski’nin çalışmaları da çok önemli bir örnek oluşturur. Herzog yaptığı 5 filmde başrolü Kinski’ye vermiştir. Yalnız aralarındaki ilişki gerçekten çok farklıdır.

Herzog “Kinski ile aramızda büyük bir sevgi ve nefret ilişkisi vardır. İkimizde birbirimizi nasıl öldürürüz planları kurarız devamlı. Klaus Kinski asrın en büyük aktörlerinden biridir. Aynı zamanda dünyanın en çekilmez adamıdır. O bir canavardır. Her çekim günümüzde onu nasıl evcil biri haline getirmeyi düşünmekten yoruldum. Fitzgeraldo’yu çekerken oradaki yerli kabilenin şefi bir gün yanıma geldi. “Biz karar verdik bu adamı öldüreceğiz” dediler. Bir an düşünmedim değil. Ama filmi tekrar baştan başka birinle çekmem gerekirdi. Şef’e bunu anlattım zor fikrini değiştirdim. Bu arada bende Klausu öldürmeyi düşündüm.” Son gecelerinde kulübesinde yatağında uyuyan Kinski’yi yakmaya kalkışan Herzog’u Kinski’nin köpeği durdurmuştur. Sahibi uyandırınca ve köpek Herzog’a hücum edince yönetmenin bu niyeti gerçekleşmemiştir.
13 yaşından beri birbirlerini tanıyan ve gençlik dönemlerinde aynı evi paylaşan bu ikilinin ilişkileri, kişinin dahi olmak ile delilik arasındaki ince ayırımda gidip gelmektedir. Klaus Kinski’nin oyunculuk gücüne rağmen, karakteri birçok film yönetmenini korkutmuştur, onunla çalışmadan kaçınmışlardır. Steven Spielberg Kinski’yi Indiana Jones da başrol oynatmak istemiştir. Kinski “senaryoyu okudum, bu bir rezalet, okurken uyuya kaldım. Ben oynamam bu rezalette” diye Spielberg in teklifini red etmiştir.
Kinski’nin ünlü bir oyuncu olan kızı Nastasia Kinski, babasının hiçbir filmine gitmemiştir. Nastasia “Bir kız çocuk babasından nefret eder mi? O zalimden nefret ediyorum. Ondan tiksiniyorum” demiştir.
20th New York Film Festival (TV Program)
Producer- director: Fehmi Gerçeker
Bir Cevap Bırakın