SANAT EVRENİNDE EDEBİYAT

AYŞEGÜL SAVAŞ’ın eserlerinden önce şöhreti ulaştı ülkemize. Genç yazar, geçen yıl Barack Obama’nın en çok sevdiği yazarlar listesinde yer alınca edebiyat kamuoyunun ilgi ve alakasını üzerinde topladı. Bizler de eserlerinin kendi anadilinde yayınlanmasını beklemeye koyulduk. Neticede vuslat hasıl oldu ve Ayşegül Savaş’ın BEYAZA BEYAZ adlı kısa romanı İŞBANK YAYINLARI’ndan zarif ve sade bir formda çıktı.

Roman, Ortaçağ nüleri hakkında doktora çalışması yapan bir akademisyenin Avrupa’ya bir yıllığına inceleme yapmaya gelmesini, orada ressam bir kadının iki katlı evine kiracı olmasını ve ressam kadının dolayımında sanatla, sanatçıyla, sanat ortamlarıyla, akademik dünyanın sanata yaklaşımıyla ilgili duygulanımlar/pratikler yaşamasını anlatıyor.

Ayşegül Savaş’ın biyografisine haiz olduğumuz için eserin oto-kurmaca özelliklerinin ağır bastığını rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bundan dolayı eserden gerek akademik dünyanın sanatsallıkla ilişkisi, gerekse de sanatçı kişiliklerin obsesif, duyarlı, zengin ve bir o kadar da egosantrik dünyasına dair “içeriden”(?!) betimlemeler, nitelikli analizler, incelikli duygulanımlar alabiliyoruz.

Eser, ortalama okurun büyük zevk duyacağı; “okudum, çarpıldım, tokat yemiş gibi oldum, sarsıldım” diyeceği, tipik pazarlama klişelerinin teması olabilecek yaklaşımların olabildiğince uzağında kurulmuş. Naif, duyarlı, içtenlikli, sade ve donanımlı bir kalemden çıkmış kısa bir novella. Tumturaklı, insanı çarpan, yere seren bir dramatik yapısı filan da yok. O nedenle ortalama okurun uzak durması gereken; fakat sanatsallıkla, inceliklerle, sofistike duyarlılıklarla alâkalı okurun ise iletişim kurmaya ve anlamaya çalışması gereken sade bir novella. Sanatçıların egosantrik, obsesif ve çok zaman ölçü dışı davranışlarını abartıya kaçmayan; içe dönük, duyarlı hatta yer yer “fragile” bir dille anlatıyor.

Ancak eserin İngilizce kaleme alınmış olması ve çevirmen Yeşim Seber tarafından Türkçeleştirilmiş olması kimi sorunsalları da beraberinde getiriyor. Ayrıntıdaki bazı duyarlılıklar İngilizce düşünülerek kaleme alındığı için Ayşegül Savaş’ın sözünü etmeye çalıştığı derinliği hissedebiliyoruz fakat bunun Türkçe verilemediğini görüyoruz. Bu yüzden zaman zaman metnin içine girmekte zorlanıyoruz. Bu, çevirmenin kabahati değil. Fırtınalı ruh hallerinin, şairane duygulanımların, sofistike sanatsal duyarlılıkların bir başka dile aktarılması çok zor; kimi zaman da imkânsızdır. Kanaatimce Ayşegül Savaş duyarlılığındaki çok iyi yetişmiş bir entelektüelin eserini çevirmen vasıtasıyla bize ulaştırması bir yanıyla hüzün verici diğer yanıyla yazınsal problematik oluşturan bir durum. Değerli yazar kendini Türkçe yazmaya zorlasaydı bu sorunu kolaylıkla bertaraf edebilirdi. Ama bu yol günümüzde pek tercih edilmiyor.

 

BEYAZA BEYAZ – AYŞEGÜL SAVAŞ

Çeviren: Yeşim Seber

Roman – 127 sayfa

İşbank Yayınları

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.