ABULİK
Pişmanlıksız, ahsız, nikâhsız gacılarla
Uyluk uyluğa uyurduk vagonunda gecenin
Albız tinli Ece’nin başlattığı orjiden
Zifaf zakkum savrulur, carcura düşer ergen
Az zozik taşımadı Sireka’nın makası
Yakası açılmadık beş fıkrayla peronda
Ekleziastik binip deistle istasyonda
Mistikleri erotik yapan o tansiyonda
Kondüktör şakasıydı kıvıl çekmek şalterden
AKRABA ZİYARETLERİ
AKREP ETMEZ BELKIS’IN
Hiç susmadan konuşan kıvırcık, deli eltin
Sapa, sübyeye meftun, mor şimşekli, eflatun
Doğru dediyse Simzer, yaşlamış gene altın
Kadın düşün, 48 ayarla ayarlanmış
Akrep etmez Belkıs’ın bal kıza ettiğini
ERKENCİ BİR RÖTARLA
Asansörlü ahırda dört gaca 41 gece
Hece hece zümrüt zerk ettiler yakuta
Elmayı dişlemeden kemsiği konuştular
Hazıra konmuştular Hikmet Bey’in evinde
Pusat, taam ne varsa Aktuz’un hayratından
Çünkü kalın çemberde yağsız kavurma yiyip
Müskirata ters bakan kilerci Cımbız Cemal
Erkenci bir rötarla titretmişti kuyruğu
HABERİ YOK KİMSENİN
Ayyaş Arif ayran sorar, şalgam sorar patisri’den
Metropol yabancısı, nahiyenin kütüğü
Kırık baba vahşi ana ütüğü
7 biradan sonra yol bulmaya peçize
Bir ömür ki pahalıya, ucuza
Albıza ipotekli haberi yok kimsenin
_____
ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU
Denetim, gözetim altında tutma, dayatma mekanizmaları, 2000’lerle birlikte ivmesini öncesine nazaran çok daha büyük ölçeklerde artırarak, sosyal hayat, politika ve sanat disiplinleri dâhil nefes alınan her türden alanı hegemonyası altına alma uğraşısında oldu. Son yirmi yıllık süreçte, kurumsal bir güce dönüşen mekanizmalar, karmaşık yapılar içerisinde ayrıksı konuma sahip olan ve ters istikamette yol alan özgürlükçü/marjinal sesleri, baskılama, yaftalama, yok sayma yöntemlerine başvurarak kontrol altında tutmaya, ehlileştirmeye çalıştı; ancak başaramadı. Elde edilen başarısızlık, mekanizmaların alt etmeye / yok etmeye çalıştığı yaratıcı düşünceyle hareket eden disiplinlerin kavramsal altyapılarıyla düşün dünyalarına entegre olamamalarından ve kendi ürettikleri hantal verili dille alt etmeye çalıştıkları ilerici yönelimlerin kendini sürekli yenileyebilmesinden, verili dilin kodlarını çözüp yapıbozuma uğratmasından kaynaklanıyordu.
Sanat, özellikle de şiir, 2000’ler, 2010’lar ve 2020’lerde, kendini en fazla yenileyen, dönüştüren, hatta kendi kodlarını reddeden disiplindir. Şiirin disiplinlerarasılığa yatkınlığı, süreç içerisinde önceki dönemlere göre, katbekat arttı. Hegemonyanın kuşatmacı eğilimleri sürmekle birlikte, kuşatma altındaki günümüz şiirinin içerik ve biçim reddiyesi de son hızla devam ediyor.
Bu reddiyeyi körükleyen birçok şair arasından, Yalan Yazın Yelleri (Gündem, 1985) ile başlattığı kitap yayımlama serüvenini, özellikle 2000’lerde, Yazöte (Toplu Şiirler, YKY, 2001), Kan Katlıyor Kendini (Komşu/Yasakmeyve, 2013), Dönüşsüzün Selinde (Heterotopya, 2017) ve Keşifbaz (Heterotopya, 2018) isimli şiir kitapları ile verili dilin tuzaklarının fersah fersah uzağına taşıyan Mehmet Mümtaz Tuzcu, karşı duruşu, sese, sözcüğe, dizeye, yapıya, deneyime verdiği önem aracılığıyla yüklendiği sorumlulukla sıyrılmaktadır.
Tuzcu’nun EK Dergi’nin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanmak üzere bana gönderdiği Öyküyle Saldırmazlık Paktı Yaptık Şubatta başlığını verdiği şiiri, bir girizgâh (Abulik) ve üç bölümden oluşan gövde (Akraba Ziyaretleri) bölümüyle; bir yandan örtülü öz yaşamsal göndermeler içeren, diğer yandan kurduğu yapıyla ve ilgili göndermeleri öz yaşamsal olmaktan çıkaran yerel tatların sürüklediği söyleyişlerle, insan üzerine bilinip söylenenleri topyekün kucaklayıp evrensele dâhil olan, yukarıda belirttiğim üzere sesi, sözcüğü… vs önemseyen, yepyeni bir şiir.
Resim: Botero