Körlük Üzerine

Körlüğün nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalışıyorum. Gözlerimi kapatıp körlük provası yapıyorum. İlk anda hissettiğim boşluk. Sanki zemin yok oluyor. Her yer kuyu. Öyle bir korku. Yönsüz kalmak. “Herkes” olması en yakındakilerin bile. Körlük ilk anda bir darlık, sıkışmışlık… Gözü kadar bir yere hapsolması insanın… Yüzersiniz, yüzersiniz, nerede derinleştiğini bilemezsiniz… Öyle bir ürkeklik ilk anda.

Adım adım… El el… Körlük biraz yoklayarak, yordayarak, kavrayarak yaşamak. Gözler gidince gövde görmeye çabalıyor. Şimdiye kadar başkasına güvenerek hayatını sürdüren biri, bir anda sudan çıkmış balık gibi oluyor. Körlük yeni bir yaşam.

Borges körlüğün karanlık değil, sarı turuncu bir ışıkla kaplı olduğunu söylüyordu. Belki körlük yeniden anne karnının o güvenli ortamına dönüş. İnsan kör olduğunda dünya üstüne kapanıyor. Bir anne karnı gibi göz kapakları bürüyor.

Kör olduğunuzda el yordamıyla, gövde, adım, sezgi yordamıyla kavradığımız hayat, bebeklikteki emekleme dönemimize benziyor. Her şeyle yeniden tanışırsınız… Kör olduğumuzda zamanla yeni bir uzam açılır; zamanın kaybolduğu bir uzam… Organik koridor. Kodlamalardan, ezberlerden, her gün yeniden bir çizginin üstünü gitmelerden oluşan sımsıkı iskelet bir hayat başlar. Belki de bu yüzdendir, arada yaşanılan çiçeklenme muazzamdır. Belki rüyalar yoluyla, belki anıların hatırlanması yolu ile…

İnsan kör olduğunda diğer körlüklerinin farkına varır. Gözeneksiz yaşadığı nice şeyin. Zaten körlüğe epey alışık olduğunu fark eder. Uzun süre hiçbir şey öğrenmeyen biri kördür. Hiçbir şeyi merak etmeyen biri kördür. Sölpümüş bir giysi gibi kızgın ütünün ağzında, çizgisini bekleyen günler gibi yaşadığı hayatla kördür. İnsan bir tarafı ile kör… Yıllar içinde oluşan alışkanlıkları ile… Bir çizgide giden tramvay gibi kör. Artık istese de değiştiremeyeceği şeyler yüzünden, esnekliğini yitirmiş olmak yüzünden kör. Ya da değişime inancını yitirmiş olmak yüzünden kör.

Antik Yunan’da kör Terassias gözlerini kaybettikten sonra gerçeği görmeye başlar. Bir körlük deneyimi midir bilmiyorum ama bir hafta on gün hiç fotoğraflara bakmayınca, zihnimde tan yeri ağarıyor. Bugün hayal gücünü çalıştıran şeylerden teknik nedenlerle mahrum kalmış durumdayız. Hayal gücünün kör olması o iç ışıkların ışımayışı dış ışıkların sürekli açık olmasından…

Sokrates “kendini bil” diyor. Belki fiziksel anlamdaki körlük kendini göz evinin iç mağarasına kadar bilmek. Belki körlük düşünmek için daha çok zaman sağlıyor. İnsan kendini içerden biliyor.

Körlük ve müzik arsında bir ilişki var. Sanki görülen şeyler azalırken seslere ilgi artıyor. Sanki görülen şeyler azalırken seslere ilgi artıyor. Körlük kuraklık gibi… Kaktüs hayaller var körlükte. İç birikme… Bir şey eksilirse diğeri daha çok devreye giriyor. Ebeveynlerinden biri olmayınca hem analık hem babalık yapan bir ebeveyn gibi göz görmeyince kulak güçlüce devreye giriyor. Belki de hareketlerin görüntülerini toplamak için…

Eğer körlerle uzun süre vakit geçirdiyseniz, artık görmemek diye bir şey kalmıyor. Kırk yıllık evlilerin artık birbirlerine kör olmalarındaki gibi, davranışların yol açtığı bir duyma, görme biçimi oluşuyor. Tıkırtılarınızdan kokunuzdan tanınıyorsunuz… Körlerin sezgileriyle gördüklerini hissediyorsunuz. Ruh halinizi biliyorlar.

Körlerle yaşamak kolay olsa gerek… Çünkü hiçbir zaman dış görünüşünüz hakkında yorum yapılmaz ve böylece biz insanları asıl bir araya getiren şey üzerinden gerçek bir iletişim kurabiliriz. Ruhlarımız üzerinden.

Gözün kendisi bir körlük olabilir mi? Çünkü gözün en küçük rahatsızlığında milimetrik bir ezber başlıyor. Gözün içi körlük dolu. Mükemmel bir el hareketiyle, dokumanız gerekiyor gözün yeniden görmeye başlaması için… Saat başı damlalar… Öncekinin aynısı mercekler, lensler… Binlerce rutin, kör hareketle yıkamanız gerekiyor gözü yeniden görmeye başlaması için…

Görsel çağda görebilmenin tek yolu belki de kör olmak. Göz göre göre duyarsızlıklara bir tepki olarak…

Keskin olmayan anlamında da kullanılır kör… Bıçak artık kesmiyorsa… “körelmiş” deriz. Demek ki bakış keskin. Bir parıltı bir ışıltı var zaten bakış sözcüğünde de. “Ş” ler ortak.

Körlemesine” deriz, özensiz bir iş yapıldığında… Demek ki göz de bir özen var. “öz”, ler ortak…

Körlemek” deriz bir de… Bir hatayı kapatmak, üstünü örtmek anlamında… Demek ki körlük bir tepe… İçine bir şeyler gizlediğimiz… Görmek düzlük, açıklık… Görmek sevinç

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.