“Tanrının dudaklarından konuştuğu kadınlar: Sbyl” Walter Burkert Şimdi gözlerinizi kapatın. Ve bir soyut uzay düşleyin. Ama yep yeni bir uzam, sanatçının zihninden, okumalarından ve düşlerinden oluşan. Kuşkusuz ne çekici ve tekinsiz bir imge denizidir bu. Şimdi gözlerinizi açın Sibel Kırık’ın imge dünyasına bakın ve ona düşmekten korkmayın. Formların akışına, lekelerin örüntüsüne, renklerin dansına ve ritmine,...
Son Yazılar:
Ketebe Çocuk Ağustos ayını üç kitapla karşılıyor
TOLSTOY: SANAT NEDİR?
Gönül Bağı (Şiir)
Mavi (Şiir)
Kasım’a notlar (Şiir)
…aşk? (öykü)
g o d o t (şiir)
Oksitosin (Şiir)
miras (şiir)
Deniz Kızı (Şiir)
İşte Çekiç: Aki Kaurismäki
Nietzsche ve Torino Atı Filmi Üzerine
Çürü Yen (Şiir)
alogos (şiir)
Notalardan Boyaya: Nino Varon’un Sessiz Melodileri
Fotoğrafçılıkta Estetikten Tanıklığa-Görünürlükten Gözetlenmeye
Tuğçe Diri’nin Kişisel Sergisi “Sessiz Tanıklar” Anna Laudel Bodrum’da
SANAT VE TOPLUMSAL İLETİŞİM
Aysun Öner’in Yeni Kitabı: Kültürel Zeynalar ve Ninalar
Kategori: Manşet
100 Yaşında Gerçeküstücü Hafızaya Minör Bir Katkı: S.ET/Sürrealist Eylem Türkiye Mülakatı
Nurhan Avcı’nın 10.06.2015 tarihinde Sürrealist Eylem Grubuna yönelik Rafet Arslan ile yaptığı mülakatı Gerçeküstücü Manifesto’nun yayınlanmasının 100 yılında, küre çapında yapılan etkinlikler ve araştırmalara bir katkı olarak yayınlıyoruz. S.E.T Nedir? Sürrealist Eylem Türkiye, 2005 yılında tohumları atılmış 2013 yılına dek aktif var oluşunu sürdürmüş ülkenin ilk Gerçeküstücü oluşumudur. S.E.T 2012 yılında kendini Periferi Kolektif’e dönüştürmüş...
Yirmi yıl önceki bir aşkın tarafları için son dakikalar
Düşünce ve sanat, biçimsellik ve toplumsallıkla kaynaşınca ortaya doğrusu büyülü yapıtlar çıkıyor. Felsefe geliştikçe, çağdaş teknolojik ve yapısal değişiklikler oldukça, sanattaki anlatım biçimleri de –çağa tanıklık etme anlamında– klasik ve direkt bir dilden ayrılıp felsefi bir anlatım biçimine yöneldi. Tiyatroda Eugene O’neill, Henrik Ibsen tarzı anlatım dili, edebiyatta Virginia Woolf, James Joyce tarzına doğru kayış...
İÇ DÜNYANIN İSYANI: EKSPRESYONİZM
Ernst Barlach, Edouard Munch, Kirchner gibi ekspresyonist sanatçılar, haşin, kaba, isyankâr bir ruhla başkaldırı biçiminde tuvallerine işlerini dökmüşlerdir. XIX. yüzyılda toplumsal yaşamda gözlemlenen rasyonelleşmeye bakıldığında, yaratıcı buluşların odaklandığı endüstri çevresinde, ilk endüstri kentlerinin biçimlendiği görülmektedir. Bu kentler, monarşik dönem kentleri ve aristokrasinin yoğun olarak bulunduğu yönetim merkezlerinden farklı özellikler taşımışlardır. Üretim merkezleri olarak gelişmekte ve...
SANAT FUARI MI YOKSA DEKORATİF SANATLAR FUARI MI? PANAYIR MI!
Beyler sanat organizasyonunda ilk hedef güçlü yapıtları topluma sunmaktır, para kazanmak değil. Yani ilk planda sanat örnekleri sergilenmeli, vurucu sergiler yapılmalıdır. Para ise ikinci planda olmalıdır. Üç büyük imparatorluğun başkenti ve geleceğin “Sanat Başkenti” İstanbul’un tarihi bölgesi Haliç’te gerçekleşen Sanat fuarı Ci; Batılıların bize layık gördüğü “Doğu için geçerlidir” mantığının uygulandığı bir alan olarak sanat...
GİZLİ TANIK: MİSAFİR
23 Kasıma kadar açık olacak sergi misafirliği yeniden tanımlamak, kendi hikayelerinizle harmanlamak ve Mardin’e farklı bir pencereden bakmak için siz sanat severleri bekliyor. Misafirperverlik kavramı, kültürel bağlamda misafiri ağırlama ve ona en iyi şekilde davranma olarak tanımlanabilir. Türkiye’de özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde, misafirlik önemli bir toplumsal değer olarak görülür. İnsanlar misafirlerine karşı cömert davranır, evlerini...
ÖLÜMSÜZLÜĞE ÇAĞRI
Füsün Aydoğan tuvalinde deneylediğimiz olgu ise; dişi varlığın yaşamsal gücünü vurgulamaktır. Sanat yaratısı; insanı kaynağa taşıyan, hayat özünün köprülerinden geçiren büyük bir güçtür. İnsanı kendi kendine çağıran sestir, aynı anda onu kendisiyle yüzleştiren şeydir de. İnsanın kendine yolculuğu bitmek bilmeyen bir serüvendir. Bu uğurda çocukluğundan bu yana elinde fırça ve boyalarla haşır neşir olan Füsün...
EŞİKTEKİ İNSAN
İnsanın yeryüzünde var olduğu andan beri en temel amacı yaşamda kalacak imkanları oluşturabilmektir. İlk insanların doğadaki tehlikeler karşısındaki ilk “icadı” kolektivizmi keşfetmiş olmasıdır. Alet yapımına dayalı icatlar bugünkü gibi tekil bir mucide dayanmayıp ortak aklın ürünüdür. Kümülatif bilginin ve kolektivizmin gelişme sürecinde el-beyin-dil birlikteliği insanın yaşam becerilerini geliştirir. Sirenlerin Ezgileri ya da Baldaki Zehir “zaman...
PERLA (ÖYKÜ)
Yer: Doktor H’nin ofisi.. –Sonra ne oldu Perla? Bu soru kafamda birkaç kez yankılanıyor… kapısız penceresiz boş bir odada hapistim. Ve beni oraya geçmişteki sevgilim zorla sokmuştu. Son kez minik bir pencere gördüm kaneviçeli perdesi rüzgârla savrulan: umut! –Peki sonra ne oldu Perla.. Kim konuşuyor peki. Oysa yapayalnızım burada. Hatta üst tarafım yarı çıplak…...
BİR DİRENİŞ OLARAK ÖZ BAKIM
Kapitalist öz bakım kavramı kişilerin kendi bakımlarından kendilerinin sorumlu olduğu düşüncesini empoze eder. Aktivist çevrelerde öz bakım hakkında daha fazla şey duymaya başladık. Son zamanlarda şiddete fazlaca maruz kalan ve politik olarak zor bir bağlamda yer alan biz insanlar yavaşlama, mola verme ve ruh sağlığımıza dikkat etme ihtiyacını giderek daha fazla hissediyoruz. Peki ama öz...