Bir şiirin varoluş prosesi, şair-şiir-okur elementlerinden oluşan bir sacayağına ihtiyaç duyar. Şair özne, kendisinin de dahil olduğu, dışındaki nesnel gerçekliği algılar ve onu kendi felsefi-politik algısı doğrultusunda, poetik imgelerin temel birimi olan sözcükleri kullanarak dönüştürür. Poetik imge, anlamca birbirine uzak iki sözcük arasında analojik bir ilişki kurulmasıyla oluşturulur ve –imgeci sosyalist şiire göre- şiir, poetik...
Son Yazılar:
Fikirler ve Tarih: İdeolojilerin Devrimler Üzerindeki Etkisi
Zamanın Ruhunu Eleştiren bir Sergi: BURADAYIM, DERİNLERDE
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
Kategori: Litera
Bizim Ulus’umuz
Temmuz Ulus’u hatırlatır bir tarafıyla. Her 12 Temmuz hüzünlüdür benim için. Ulus Baker bu topraklarda yetişmiş en özgün simalardan biriydi. Neredeyse bir Ankara efsanesiydi. Felsefeden, siyasete ve sosyolojiye uzanan müthiş birikimiyle değil sadece; derviş yaşantısı, kirli kazağı, kırık gözlükleri ve şehla bakışlarıyla da bir başkaydı. Bir parça ekmekle günler geçiren bir alçakgönüllülük anıtıydı. Ankara öğrenci...
Edebiyat eleştirisi ve öykücülüğün son kırk yılı
Ayşegül Tözeren, geçtiğimiz günlerde yayımlanan ilk kitabı Edebiyatta Eleştiri’nin Özeleştirisi’nde Türk edebiyatındaki eleştiri ortamını mercek altına aldı. Tözeren’in çalışması, öykücülüğümüzün özellikle 70’lerden bugüne kat ettiği mesafeyi… bu süreçte yaşadığımız siyasi ve sosyal değişimlerin öykülere nasıl yansıdığını popüler örneklerle ortaya koyması bakımından da kıymetli. Son dönemde yayımlanan edebiyat eleştirisine dair kitaplardan tavrı ve tarzıyla kendine has...
AŞKI NARINDAN, GÜLÜ HARINDAN ÖPMEK
Mahir Karayazı’nın Anız adlı kitabı geçtiğimiz günlerde Yitik Ülke tarafından yayınlandı. Söz’ün bile isteye etkisizleştirilmeye çalışıldığı bu dönemde, şiirin inatla direnmesine bir örnek Mahir Karayazı’nın Anız’ı. Elbette Yitik Ülke’nin de şiir yayıncılığına aynı inatla devam etmesi bir karşı atak olarak değerlendirilebilir. Aslında gökyüzünün altında yeni bir şey yok. Anlam değişmiyor, anlam aksamıyor; görüntüler kayıyor yalnızca....
Muhteşem Bir Romanın Okuma Keyfi Nasıl Bozulur?
Benim ettiğimi, siz sakın yapmayın; e mi! Hârika bir roman okuyorsunuz, diyelim ki, keyiften keyfe sürüklenmektesiniz; oh ne âla… Roman sizi her yanınızdan kuşatmış, hani hep söylendiği gibi, ¨elinizden bırakamıyorsunuz! ¨ Okuduğunuzun filmi çekilmiş mi diye merak ettiniz; olur a! Sakın merak etmeyin, kitap bitsin sonra meraka düşersiniz; her şey sırayla olmalı. Hazır eliniz altında...
BİR TÜRK ROMANI NİÇİN YOKTUR?
Tanpınar, “Bir Türk romanı niçin yoktur?” diye sorduğunda yirminci yüzyılın başlarındaydık. Henüz 29 yaşındaydı ve kendisinin de ifade ettiği gibi, bu suali ilk soran değildi. Doğurgan konulardandır bu… Magazine yakınlığı, gıybete müsaitliği, iştahını kabartır vasatların ve dahi çaylakların. Eskimez de üstelik, her daim günceldir; sağına soluna bir iki sözcük eklenir ve “Türk edebiyatında klasik yoktur”a...
FELSEFÎ BİR SORUNSAL OLARAK İKİNCİ YENİ ŞİİRİ
Her bilimsel fenomen ve çalışma, özü gereği kavramsal değer dizgelerine sahip birer çözümleme alanıdır. Bu kavramsal dizgeler, yapılan çalışmanın sınırlandırılmasını, daha da önemlisi, çalışma alanının belirlenmesini sağlar. Fakat bu alan belirleyimi, özü biçimin gerisine iten, düşünsel olanı özsel olandan üstün tutan yaklaşımlara yakınlaşma tehlikesini de beraberinde getirir. Formel ve kesin bilimlerin endiksiyotif ve analojik yaklaşımları;...
Kasımveresiye’dir; Kasımda Ödenecektir
Türk edebiyatında II. Dünya Savaşı dönemine ait romanların sayıca azlığından ara sıra söz edilir. Kurgulanmış metinlerin çoğu, ülkenin son dakikada Almanya’ya ve müttefiki Japonya’ya savaş ilan edişi dikkate alınmazsa, aslında teyakkuzda kalıp savaşa girmemiş olması nedeniyle cephelere ait değil, tümüyle toplumsal sorunlara yöneliktir. Dönemin Milli Şef’i İsmet Paşa’nın ¨Hudutlarımızda her taşın altına bir asker koyduk¨ sözünü...
ORHAN KEMAL’İN ‘KIZ MESELESİ’ VE NÂZIM HİKMET
Her sene 2 ve 3 Haziran tarihlerinde içimi bir hüzün kaplar. Çünkü Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında, eserlerinde kendimi en çok bulduğum edebiyatçılardan üçünün vefat tarihleridir: 2 Haziran 1970 Orhan Kemal, 3 Haziran 1963 Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1991 Ahmed Arif. Bir yazarı ya da şairi sevmişsem onların günlük yaşamlarını, mektuplarını, günlüklerini merak eder ve irdelerim....
Anlam Üzerine
Sanat nesnesinin anlamının kolaylıkla çözülmesi onun enigmasının olmadığını ve labirentin çözüldüğünü fark etmektir. Nereye gideceğimizi biliriz artık. Yapıt açık ve her şeyiyle ortadadır. Ancak beğeni çağından bu yana bu anlaşılır bir durum. Aydınlanma ile birlikte beğeninin sorun edildiği felsefi estetik, beğeni sahibi olmanın birikim istediği bir zümrenin kültüründe anlamak ve değer vermek, yargıda bulunmak konusunda...