1. Giriş Evreni yorumlama süreci, ona hâkim olmak isteyen ben’in hemen her şeyi sorgulamasına,gerçeği yeniden yaratmasına (simulation) ve ele almasına sebep olmuştur. Gerçeği sorgulama ve ele alış, tarihsel süreç içerisinde bilimleri, felsefeyi ve sanatı doğurmuştur. Varoluşçuların özgürlüğe mahkûm ettiği insan, özü gereği sanatta gerçek kimliğini bulmuş ve yaratımlarıyla kendini var etmiştir. Bilimlerin kuralcılığı, sanatla karşılaştırıldığında...
Son Yazılar:
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
şimdi bir ömür daha lazım (prolog)
Bir Adamızın İsmiyle Anılan Meşhur Bir Restoranın Uzun Masalarından Bizimki (Şiir)
Hatırlarsan Kırılmaz Sergisi ile Red Rouge Art Gallery Yeni Adresinde
NÜ (ŞİİR)
Gecenin Adları (Şiir)
FEHMİ GERÇEKER 24 EKİM’DE TRABZON’DA
AŞK ÖLDÜRÜR (ÖYKÜ)
40 (ŞİİR)
KÜS (ŞİİR)
Eloğlu’nun Güneşi (şiir)
DİONİZYAK TAŞKINLIK (ŞİİR)
Çünkü çok şeydir yollarda olmak (Şiir)
ISLAK YAPRAK (ŞİİR)
ANNEM VE AĞUSTOS BÖCEKLERİ (ŞİİR)
yansıma (şiir)
TEHLİKELİ HAYVANLAR: FARKLI BİR MÜCADELECİ KADIN FİLMİ
Yazar: Utku Özbay
POLİTİK BİR SÖYLEM OLARAK ARKADAŞ Z. ÖZGER ŞİİRİ: BİR GİRİŞ DENEMESİ
Eski şiir, asırlar boyunca zevkin seçtiği nadir örnekleriyle değil,bütünüyle göz önünde tutulursa, daima bir “kendinin dışında” konuşma, hatta kendi dışında yaşama ameliyesi gibi görünür. Pek az edebiyatta konuşan benliğin bu cinsten ve bu kadar ısrarla kendisini inkâra rastlanır.” Ahmet Hamdi Tanpınar, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi 1. Şiir-Şair Dünya edebiyatında şiir ve şiir sanatı /...
FELSEFÎ BİR SORUNSAL OLARAK İKİNCİ YENİ ŞİİRİ
Her bilimsel fenomen ve çalışma, özü gereği kavramsal değer dizgelerine sahip birer çözümleme alanıdır. Bu kavramsal dizgeler, yapılan çalışmanın sınırlandırılmasını, daha da önemlisi, çalışma alanının belirlenmesini sağlar. Fakat bu alan belirleyimi, özü biçimin gerisine iten, düşünsel olanı özsel olandan üstün tutan yaklaşımlara yakınlaşma tehlikesini de beraberinde getirir. Formel ve kesin bilimlerin endiksiyotif ve analojik yaklaşımları;...
MICHEL LEIRIS’İN ÇOK ESKİ DÜŞÜ
“Her zaman ölüden yana olmak gerek.” Gabriel García Márquez Ölmek istemeyen adamdı; Ellerini koparamadılar Güneşte kızarmış elma dalından Yoldan çeviremediler Gölgeli asfaltta uçan ayaklarını” Cahit Sıtkı Tarancı Michel Leiris’in kırk iki sözcükten oluşan Çok Eski Düş adlı küçürek öyküsü (1), tiz ve etkili bir çığlık anının insanın yüzüne çarpmış biçimidir. Bireyselliğin yanında toplumsal nitelikleri de...