Bir Şubat öğleden sonrası 60 yaşlarında adamın biri evinin yatak odasında ölü bulundu. Sırt üstü yatıyordu ve ellerini göğsünde kenetlemişti. Karısı da yanında uzanıyordu. Adam bir intihar notu bırakmıştı. Ölüm nedeni olarak polis zehirlenme tespiti yapmıştı. Bu apaçık bir intihardı. Adam 22-23 Şubat gecesi intihar etti. Anlayacağınız, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bir gün önce. Seksen yıl...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Josef Kılçıksız
Sabah Sisleri İçinde Olağan Bir Ölüm İçin
Savaş gibi aptalca şeyler yapmayı seven deliler veya mağara adamları zamanla daha nadir hale gelince, askeri tahkimatlar dağılıp şehrin surları yıkılmış ve yerlerinde sıra sıra ağaçlar, çiçekler ve yasemin çalıları bitmişti. Barış, uyum, bilgelik ve karşılıklı anlayış duygusu eski sokakları ve bulvarları kaplamıştı anlayacağınız. Benim sokağım da eskiden mükemmel bir yasemin bulvarını andırırdı. Kışın biraz...
Bergen: Kadının, “Acıların Kadını” dışında, varoluş olanak(sızlık)ları
Türkiye’de kadınların hayatları, bahtsız ve talihsiz dramatik uğraklarla doludur. Diberay’dan sonra Bergen filmi de « acıların kadını » izleğini takip ediyor. Bergen filmi, şiddetin, çaresizliğin, kentlerin, müziğin, aşkın ve son büyük kötülüğün içinde gezinen bir anlatıdır. Ülkemizde işlenen kadın cinayetlerinin sosyolojik arka planı, ciddi bir « erkek probleminin » varlığına işaret ediyor. Film, sahiplenme ve maraz kıskançlık motifi üzerinden...
Kiev: Şehit Şehir Mitinin Geri Dönüşü
Uzun yıllar önce Kiev’deki Maidan alanında karşılaştığım Alina’nın hüzünlü bakışları aklımdan çıkmıyor. Alandaki Bağımsızlık Anıtı şehrin kolektif hafızasına göndermelerde bulunuyordu. Aradan yıllar geçti. Kiev’de karşılaştığım insanların hayattan tat almak için kaynayan güçlü kanını, toprak, sonunda emmiş görünüyor. 1989 senesine kadar, hayatı ve siyaseti bir terör dengesi sekillendirmisti. Kasım 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla sona eren Soğuk...
Anna’yı Keşfetmek: Bir Dolandırıcının Anatomisi
Ukrayna’da kan gövdeyi götürürken, sözüm ona uygar dünyanın güdümlü pandomimler gösterisi hız kesmeden devam ediyor. Dünyanın kanlı, ülkemin ise sıkıcı, yorucu, boğucu, vasat gündemi bir gün dahi yakamı bırakmıyor. Baksan, görsen, duysan, anlasan bir türlü; gözü, kulağı, ağzı kapasan başka türlü. İşte tam da bu noktada bir kaçış hattı bulmaya çalışıyorum. Edebiyat, felsefe ve bilumum...
Eros’un sermaye ile flörtü
Yaklaşan Sevgililer Günü’nün aşkla alakası kalmadı. Diğer bayramlar gibi ticari bir bayram halini aldı. Sevgililer Günü denilince aklıma şu soru geliyor: Aşkı, seksi ve hisleri metalaştırmayı nasıl başardık? 1822’de Stendhal, «Aşka Dair» adlı denemesinde, her evresi ayrı bir güzelliğe sahip olan bu tutkuya ilişkin ilginç tezler ileri sürdü. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru, gücünü giderek yitiren...
EVE DÖNÜŞ (ÖYKÜ)
Onun için yoldu her yer, ondan uzaklaştıkça susulan bir yol. O şehir senin bu deniz benim, sarsak bir koşu tutturmuştu. Bir keresinde, bir denizin kıyısına gömdüğü istiridyeyi bulamamak yüzünden intihara kalkışmıștı. Arkadaşları, kamarasında, «Canım Hanna’ya…»diye başlayan, bir mektup bulmuşlardı: «Yine yeni bir şehre vardık Hanna. Yağmur yağıyor. Arı kovanı gibi, itiş kakış içinde kaçışıyor...
Çatıdaki Werther
Fuji, Japonya’nın ikonik güzelliklerinden olağanüstü bir dağ. Fakat, dağın eteklerinde yer alan bir bölgenin intihar etmek isteyen Japonların son durağı haline gelmiş olması, bu güzelliği fena halde gölgeliyor. Çalışmanın uzun saatlere yayıldığı Japonya’da intihar sınıfsal bir vakâdır. Emile Durkheim’ın tezine göre, kentleşen toplumun mekanik ilişkiler içerisinde giderek yalnızlaşan öznesi, intihara daha yakın duruyor. İntihar edenlerin...
Saçları Kazıtılan Lilith’ler
Lilith, Sümer mitolojisinde yarısı yılan, kanatlı ve baykuş pençeli bir yaratık olarak resmedildi. Sex ve dişilik tanrıçası olarak betimlenen Lilith, günümüzde vamp kadın ve gothic tarzlara esin kaynağı oldu. Sevişirken kimin üstte olacağı mücadelesine indirgenen, sınıfsal bağlamından koparılmış feminizmin grotesk sembolu olarak da kullanıldı. Pseudo-biblik varlık olarak Lilith, alegorik bir anlatım aracılığıyla Eski Ahit’te diablo...
Aki Kaurismäki: “Ve Bulutlar Uzağa Gittiler”
Aki Kaurismäki’nin Ve Bulutlar Uzağa Gittiler adlı filmi Cannes’daki yarışmada ve Locarno’daki Piazza Grande’de yaklaşık on sekiz bin seyircinin önünde görücüye çıktı. Kaurismäki’nin kahramanlarının «karanlık» dünyası, şüphesiz Finli olmayan izleyicileri derinden şaşırttı. Bu film, yapımcısının jest ve araç düzeneklerini, biricik ve ayrıksı sinematografik dilini ve dünyaya bakış açısını tanıma fırsatı sunuyor. Kaurismäki bu filminde, izleyiciyi,...