Benliğimiz, baskın bir kimlik senaryosunun asma kilitlerinin koruma altına aldığı bir “huis-clos”da tutsak, kelimeler derseniz, yerel kullanımların ve çökelmelerin ürünleri olmaları yüzünden kırılgan; kendiliği inşa etmek ise, hiç kimsenin final çizgisine ulaşmayı başaramadığı yüzlerce kilometreden oluşan engelli bir koşuya benzemeye başladı. “Önce ben” maksimi, sayıları giderek artan terapi ve kişisel gelişim önerilerinin temelini oluşturuyor. Çünkü...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Josef Kılçıksız
suyun tanrısı (şiir)
bende kal diyemem, çergim mayınlı döktüğü ve dökeceği kanlardan akrep bir karanlık evvel bahar reçinesi sürüyor gece yaralarına sen deyince telaşa düşen ateş, kovuyor rahnemdeki kül böceklerini siyah tüllerini çekiyorum penceremin, ufukta sonsuzca bir yol -insandan insana yürümeye bir yol gerekirmiş gibi- görsen, nasıl da çırpınır bir deli kır, telaşa düşen hüzün düşüyor aklımın güncesine...
Matt Haig’in “Gece Yarısı Kütüphanesi”
Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi (The Midnight Library) 35 yaşındayken hayatın anlamsızlığına toslayarak kendini öldürmeyi planladığı bir uçurumun kenarına bir adım kala duran Nora’yı merceğine alıyor. Roman, Matt Haig’in depresyonla ilk elden deneyim sahibi olması nedeniyle otobiyografik izlekler de taşıyor. Haig 24 yaşındayken intihar teşebbüsünde bulunmuştu. Hayatında bir dizi umut verici fırsatla karşı karşıya kalan...
Michel Foucault Bir Feminist miydi?
Max Weber’in[1] yaygın tanımına göre güç, “isteksizliğe ve karşı gelmeye karşı bile (…) kişinin kendi iradesini dayatması” gerçeğiydi. Toplumsal ilişkilerde bireysel çıkarlar söz konusu olduğunda ve bunları zorlamanın bir yolu varsa, bu, yaptırımı uygulayan aktörün gücünün olduğu anlamına geliyordu. Weber’in, güç tanımı, toplumsal ilişkilerde karşıt bir çıkarın kişinin kendi iradesi lehine aşılmasını varsayıyor...
Tolstoy: Büyük Deha Mitinin Gizlediği Mizojini
Tolstoy ile Sofia’nın ilişkisi iki yazarın başarısız ortak yapıtı gibi duruyor. Elizabeth Taylor, Richard Burton, Zelda ve Scott Fitzgerald gibi çiftler, şöhrete susamışlık, spot ışıkları altında görünme ihtiyacı gibi renkli çikolata kâğıtlarına sarmalanmış yaldızlı bir yaşam sürme arzusu nedeniyle başarısız olmuşlardı. Tolstoy’lara musallat olan iblis ise, büyük bir otelde tumturaklı rezaletleri kışkırtan bir iblis olmaktan...
İKİ ŞİİR
Sır makamında çoğalma Kendinden çıkıp yaşayamazsın, vardın sen bir karıncanın dünyayı tüm yüküyle sevmesi Sesin gitmek dolu Perdeyi örtsen gökyüzü değişecek oysa Ben öyle yaptım Uzun bir yenilgi mermere hazırlandım Muazzamdı üstünde içkin harflerin dağılışı Usareye Bir dudak kıpırtısı kadar yakın Çakılları saydım içimden Nehri sektiriyorum; Kavuşmaların devindirdiği nehri Avuçları gül kokulu çocukları andım Yüzlerinde,...
Berlusconi: Bir Medya Baronunun Kadük Rüyası
Una storia italiana[1], Silvio Berlusconi’nin 2001 seçimleri arifesinde milyonlarca eve gönderdiği kitapçığın adıydı. Mussolini, 20. yüzyılın ilk yarısının heybetli figürü olarak öne çıkadursun, Berlusconi, şüphesiz, ikinci yarısının en etkili İtalyan’ıydı. Cavaliere[2], hem girişimci hem politikacı, hem yarı politik yarı TV (mitolojik) varlığı, aşırı teşhirli medya lideri ve belirsiz bir iş adamı olarak, siyaset...
Sınırlar
Felsefe okumaya başladıktan sonra, Che Guevara ve Dostoyevski arasında bir yerde duran bir İsa figürüne dair kişisel bir vizyon geliştiriyorum. Ergen dindarlığın baş dönmesinden kıl payı kurtulmuş “inançlı bir ateist” olarak, kendimi gaza getiriyorum: Ortadoğu’nun en güçlü komünist partisi TUDEH İran’daki mollaların oyununa nasıl geldi? Sakın Endonezya’daki “komünist telefi”ni hatırlatmayın, çünkü o meselenin,...
Alain Touraine’da Olmayan Özneyi Aramak
Alain Touraine, kariyerinin büyük bir bölümünü kolektif hareketleri inceleyen bir sosyolog olarak geçirdi. Touraine, öncelikle işçi bilincine odaklandı. O zamanlar işçi sınıfı, kendi kolektif projesini hayata geçirmek için yerleşik düzene karşı savaşan, güçlü bir kimliğe sahip toplumsal bir sınıftı. İşçi sınıfının safında mücadele eden kolektif aktörler, Touraine’nın “tarihsellik” adını verdiği projelerini hayata geçirmeye çalışan kolektif...
Gemici Düğümleri, Şimdi… (Şiir)
karıncaların ziyafeti hâline gelmiş bir et parçasıyım rıhtım işçileri yalpa vuran vapurlarda kuruturken grevlerini ağırıma gidiyor bu deniz annesiz evlerimiz… bilmiyorum bu sözcüklerin beni kaç gün daha taşıyacağını mübarek olacak yine de rahminin ve toprağının meyvesi girişinde ve çıkışında kutsanacaksın şehrin sen bu bulutu uçmaz bu tozu silinmez mi bildin? gözlerinin kaynağında yaşar -kanatlı sular-...