Bu seri, sanatçının yaşadığı dünyayı gözlemleyerek ve içsel duygularını
sanatıyla harmanlayarak oluşturduğu; insan ruhunun katmanlarını,
dönüşümünü ve kırılganlığını izleyiciyle paylaşmayı amaçladığı bir seridir.
Birinci edisyonun teması, filozof Arthur Schopenhauer’ın ünlü “Kirpi
İkilemi” metaforuna dayanır. Bu ikilem, insan ilişkilerinde yakınlık ve
mesafe arasındaki gerilimi simgeler: Kirpiler soğukta birbirlerine yaklaşmak
ister, ancak dikenleri birbirine battığında acı çekerler; uzak durduklarında
ise üşürler. Bu durum, insanların duygusal yakınlık arzusuyla incinme
korkusu arasında sıkışmış hâlini temsil eder.

Gerçek bağ kurmak, hem kendimizin hem de başkalarının dikenlerini göze almakla mümkündür.
Sanatçı, bu serisinde de geçmiş eserlerinde sıkça başvurduğu Carl Gustav
Jung’un persona kavramından yola çıkarak bu metaforu yeniden yorumlar.
İnsanlara yaklaştıkça takılan maskelerin —yani personaların— düşmesiyle
birlikte açığa çıkan hayal kırıklığını, kırılganlığı ve acıyı görünür kılar.
Bu nedenle sergideki eserler iki bölümden oluşur: İlk bölüm, sanatçının
ve/veya başkalarının farklı personalarını betimlerken; ikinci bölümde bu
maskeli figürlerin ardında, sanatçının kendi fotoğrafları kolaj biçiminde yer
alır. Böylece sanatçı, görünüşün ötesinde gizlenen derinlikleri ve bu
derinliklerin ancak yakınlığın getirdiği acı aracılığıyla anlaşılabileceğini
vurgular.
Sergi kapsamında ayrıca, sanatçının “yakınlığın getirdiği acı” metaforuna
doğrudan göndermede bulunan bir performans sanatı yer alır. Sanatçı,
özel olarak tasarlanan dikenli bir kostüm içinde galerinin merkezinde
konumlanacak; izleyiciler ise fiziksel olarak yaklaşarak, dokunma eylemiyle
hem merakın hem de incinmenin sınırını deneyimleyeceklerdir. Bu
performans, Schopenhauer’ın metaforunu bedensel bir düzleme taşıyarak,
insan doğasındaki mesafe ve temas arasındaki hassas çizgiyi sorgular.
Sergi Asmalımescit Art Galeri’de 13 Aralık 2025 tarihine kadar izlenebilir.


Bir Cevap Bırakın