Ali Avcu’nun “Sonbaharda Ölmek: Pandemi Günlerinin Sessiz Tanıkları” kitabı, pandemi döneminin göz ardı edilen gerçeklerini ve sessiz kalmış insanların hikâyelerini cesurca gündeme getiriyor.
Gazeteci-yazar Ali Avcu, COVID-19 pandemisinin gölgesinde kalan insan hikâyelerini “Sonbaharda Ölmek: Pandemi Günlerinin Sessiz Tanıkları” adlı kitabında derinlemesine ele aldı. Kitap, pandeminin Türkiye ve dünya üzerindeki sosyal etkilerini, unutulan ya da fark edilmeyen yaşamları sahadan yaptığı röportaj ve gözlemlerle aktarıyor.
Kitapta pandeminin oluşturduğu sosyal eşitsizlikler ve sistemin eksiklikleri, kişisel tanıklıklar ve gerçek hikâyeler üzerinden güçlü bir şekilde vurgulanıyor.
Kitabın bölümlerinde, pandemi sürecinde ağır şartlarda çalışan ve büyük risk altında kalan sağlık çalışanlarının yanı sıra ekonomik nedenlerle sokağa çıkma yasakları sırasında çalışmak zorunda kalan çocuklar, evsizler, sokakta kalan yaşlılar gibi birçok farklı toplumsal grubun dramları yer alıyor. “Kâğıtçı Ahmet” bölümünde kâğıt toplayarak ailesine destek olan çocukların yaşam mücadelesi, “Çaresizliğin Fotoğrafı Olur mu?” bölümünde ekonomik kriz ve pandeminin derinleştirdiği yoksulluk, “Tıbbi Laboratuvar Teknikeri İnşaatta Değil Hastanede Çalışmak İstiyor” bölümünde ise sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu durum çarpıcı biçimde aktarılıyor.
Ali Avcu, “Yaşar Kemal’in ‘röportaj, yaşamın özüne iniştir’ sözünü kendime pusula edindim” diyerek başladığı çalışmasında, pandemi döneminin toplum üzerindeki derin izlerini ve sınıfsal ayrışmaları gözler önüne seriyor. Kitapta, pandeminin sağlık krizinden öte, toplumsal bir kriz ve eşitlik sorunu olarak algılanması gerektiği vurgulanıyor.
“Sonbaharda Ölmek” sadece bir gazetecilik çalışması olarak kalmayıp, pandemi döneminin unutulmaması gereken bir hafızası ve gelecek nesiller için önemli bir sosyal belge niteliği taşıyor.
Kitaptan Dikkat Çeken Bölümler:
- “Kâğıtçı Ahmet”
- “Çaresizliğin Fotoğrafı Olur mu?”
- “Tıbbi Laboratuvar Teknikeri İnşaatta Değil Hastanede Çalışmak İstiyor”
- “Sokakta Uyuyan Adalet”
- “Çomar”
Bir Cevap Bırakın