Mavi (Şiir)

                                                          Gizem Pınar Karaboğa için

Sustum ve sustukça iğdiş ediyorlardı ruhumu
Ağaçlarla birlikte yürüyordum, kırda, ormanda.

Beyazdı gönlüm gönlüme ateş ediyorlardı
Kıstırıldım büyüyen çocukluğumun avlusunda.

Zıplayan bir rüzgâr kokardı esrik gençliğim
Martılar sokağa inmişti, onlar da acıkmıştı aşka.

Ne zaman kendimi yeniden yapmaya çalışsam
Ömür yanım kırılıyordu ama annem hep yanımda.

O büyük yangınlardan çıkmak kolay mıydı?
İmge kuyumcusuydum, uçardım uçurtmalarla.

İçimin lunaparkını yıktılar, kuşlarımı vurdular
Kaybolurdum bahçe kokan rüyalarımda.

Durmadan yanılırdım, kedi değil, kendimdim
Canım sıkılır bir tavşan gibi korkardım dağlarda.

Zamansızdım, aşk hiç üşümesin, üşümesin derdim
Üşürdü avlu, üşürdü kalbim deniz kıyılarında.

Yağmurlardan efkâr yapardım, bulutlardan şiir
Üzümlü kurabiye, incir sevinciydim şarkılarda.

Maske kullanmayan sahici bir yüz taşırdım
Taşardım da taşardım bir öykünün sokaklarında.

Irmak sesiyle yıkanırdım, mavi özlem sesiydim
Güz düşleri öğrencisiydim yaz akşamlarında.

Hasret parkında çayır çimen bir kurbağaydım
Pınarlar akardı, gülümseyince düzelirdi dünya.

Uykusuz bir gündüz telaşıyla çıkalım sabahlara
Avludan da geçelim yeşilden mavi hayatlara.

 

Resim: Orhan Peker

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.