Gözüm işimin üstünde, seviyorum onu.
—Konstantinos Kavafis
Her biri numaralandırılmış müstakil dize ve kimi dize kümelerinin yer aldığı James Webb, geçtiğimiz yaz, Orlando Art etiketiyle okurla buluşmuştu. İlgilisinin f. Rüzgâr imzası taşıyan bu yekpare şiirle -öncesinde eyes / ayna adıyla- Petroleus dergisinin 29, 30 ve 31. sayılarında peyderpey karşılaştığını söyleyebiliriz. James Webb, ismini 1990 yılında Hubble Uzay Teleskobu’nun uzaya gönderilmesiyle başlayan maceranın ardından ondan çok daha büyük olan ve 25 Aralık 2021’de Ariane 5 roketiyle Fransız Guyanası’ndan fırlatılan James Webb Uzay Teleskobu’ndan almakta.
Bu teleskop sayesinde Hubble ile görülenlerin çok daha detaylı bir şekilde görüleceği ve evrenin doğası hakkındaki sorulara kesin cevaplar bulunabileceği düşünülmüştür. Uzaya gönderilmiş en güçlü teleskop olan JWST (James Webb Space Telescope) kızılötesi astronomiye yönelik bir uzay teleskobudur. Adını 2002’de NASA’nın Apollo programından sorumlu müdürü olan James E. Webb’den alır ve 6,5 metre genişliğinde altın kaplama bir aynayla donatıldığı bilinmektedir. Bu ayna; uzay teleskobunun 13,8 milyar ışık yılı uzağı, yani evrenin ilk yıldızlarının oluştuğu zamanı görmesini olanaklı kılmıştır.
Eyes / Ayna’yı imleyen bu bilgiler, bilimin kendi içinde ihtiyaç duyduğu ilk duyu organının “göz” olmasına da bir fişek çakar. Bir zaman makinesi gibi çalışan kitap; uzak galaksilere, sönmüş yıldızlara, güneş sisteminin dahi dışında kalan gezegenlerin varlığına, gaz ve toz diskinin ömrüne, yeryüzünün en soğuk ve fırtınalı iklimine hatta tamamı okunduğu vakit uzak çağrışımla da olsa kadim uygarlıklara ait izleri takip etmeye kâğıttan patika.
her yıldız soyu şey- (s.6)
Feza ve bedenin, doğanın, hayvan ve güneyikindilerinin, hem akustiğin hem evrenin dengesini dizelerin arasında kuran f. Rüzgâr, James Webb’de bir hatırlayışı da göz ardı etmek istemez. Bilimle kurduğu bağdan ötürü onunla şiiri birbirine yaklaştırma işinde estetik kaygılarını da gözeterek evreni çözümleme uğraşının insandaki yankı boyutlarını soyut ve deneysel bir perspektiften okura duyurur. Gerek kelime seçimi gerekse oluşturduğu atmosferle, yayımlanan diğer kitapları Gergedan ve Persona / Porselen’de kurulan dizeleri anıştıracak hamleler taşıyan James Webb, okurda yarattığı tanıdıklık hissinden güç alarak kendini boşluğa fırlatmış gibidir.
şey, herdir. (s.9)
Bir Cevap Bırakın