G-art Galeri’den Yeni Sergi: Everybody Knows-Herkes Biliyor…   

Yürünebilir mi üstüne – üstüne,

Fırsatçının, fesatçının, hayının…

Dayanılabilir mi kitap ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile.

Siyasi çalkantının insani maliyeti…Demokrasi krizde. Demokrasi sonrası dönem çoktan başladı. Belirtiler çok çeşitli: popülist liderler, sahte haberler, otokratik çıkışlar, totaliter propaganda ve neoliberalizm. Sanatın bunların karşısında nasıl bir rolü olabilir? Çatışma hâlinde olan düşüncelerin uzlaştırılmasına sanatçı nasıl bir katkı sağlar?

Rafet Arslan, Nazan Azeri, Sidar Baki, Osman Bozkurt, Ramazan Can, Buşra Çeğil, Eda Çekil, Balca Ergener, Çınar Eslek, Kamil Fırat, Renknar Burcu Günay, Berat Işık, İrfan Önürmen, Şener Özmen, Cem Sonel ve Nil Yalter; kişisel ve politik kaygılar arasında çok seslilik oluşturmak için      15 Mayıs 2025 tarihinde G-art Galeri’de bir araya geliyorlar. Farklı disiplinlerde üretim yapan bu sanatçılar, farkında olmadığımız, rastgele gerçekleşen bir tarih yazım sürecine doğru katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Özgün sanat pratikleriyle krizdeki demokrasiyi ele alıyorlar. Bu sergi, Türkiye’de yüzeyselleşen, tartışma alanı yaratmayan, politik olarak tarafsız ve haliyle kontrol edilebilirliği kolay olan bir sanat ortamının periferisinde kalacak. Ancak — ve ne mutlu ki — bir arada olabilme eylemi, sanatın diyaloğu ve anlayışı genişletebileceği fikriyle değişimin kendisi olabilmeyi sağlayacaktır.

Davet edilen sanatçılar krizdeki demokrasiyi ele alıyorlar ve bu temada ilham aldıkları eser; Bayeux Halısı veya Gobleni (Bayeux Tapestry) olarak bilinen, 1066 yılında Normandiya Dükü’nün İngiltere’yi fethetmesini ve çevresindeki olayları anlatan, yaklaşık 68,3 metre uzunluğunda ve 70 cm genişliğinde, resimlerden ve metinlerden oluşan bir nakıştır (Hastings Muharebesi). 11. yy.’ın paha biçilmez ve eşsiz bir Orta Çağ anlatısı olmasıyla birlikte, aynı zamanda boyutları ve yaratım teknikleriyle ayırt edilen olağanüstü bir tekstil sanatı eseridir. Tarihi anlatının görsel bir temsilidir. Denizdeki Viking gemilerini, zorlu yolculukları, kalkanları ve zincir zırhları, efsanevi canavarları ve savaş sahnelerini tasvir eden bu goblen, merkezinde William’ın bulunduğu görkemli bir Orta Çağ destanının özünü yakalar. İngiltere’deki Orta Çağ döneminin benzersiz bir anlatımıdır. 950 yıl korunmayı başarmış bu eser, zaferin ve egemenliğin bir temsili olarak kabul edilir; ancak aynı zamanda savaşın, güç mücadelesinin ve hükümetlerin toplum üzerindeki etkilerinin tarihsel bir kaydını da sunar. Neredeyse başka hiçbir kaynakta olmayan bilgilere ulaşılmasına katkı sağlamıştır.

Günümüzdeki politik zaferler ve iktidar mücadeleleri; medya, ekonomik savaşlar, kültürel hegemonya, propaganda yoluyla sürdürülen “gizli” savaşlar, internet üzerindeki dezenformasyon, siber saldırılar veya kültürel çatışmalar, Tapestry’nin tarihsel savaşıyla paralellikler gösterir. Büyük şirketler ve küresel ekonomik güçler, Bayeux Tapestry’deki geleneksel monarşi ve aristokratik yapılarla benzer bir güç dinamiği oluşturur. Gelir eşitsizliği, sınıf ayrımı ve ekonomik adaletsizlik gibi global haksızlıklar, Bayeux Tapestry’deki toplumsal hiyerarşi ile örtüşmektedir. Göçmenlik, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kültürel çatışmalar, diktatörlük, küresel politik mücadeleler gibi daha nice sorun, bugün yaşadığımız büyük çözülmenin verilerindendir. Bütün bunların neticesinde; tarihsel ve modern politik dinamiklerin nasıl birbirine paralel ilerlediğini, gücün ve direnişin nasıl biçim değiştirdiğini, toplumsal eşitsizliklerin ve savaşların modern zamanlarda nasıl sürdüğünü görsel olarak ilişkilendirdiğimiz bir kaynaktır Bayeux Tapestry.

Türkiye’deki sanat yüzeyselleşiyor. Günümüzün trend sanat üretim anlayışı olan politik olarak tarafsız sanat, sanat dünyasını daha kontrol edilebilir kılıyor. Karşıt sloganların veya aktivizmi içeren sanat eserlerinin görünür olmadığını kabul ediyoruz; ancak çağdaş siyasi sanatın daha incelikli yollarla sızdığını da düşünüyoruz. Sesler ezildi ama sanatçılar her zaman konuşmanın bir yolunu bulacaklar elbette. Sanat, politikacılar veya medya gibi tepki vermek ya da aynı basitleştirilmiş popülist dili kullanmak için var değildir. Zaten sanatın birçok politik duruma verdiği bu doğrudan yanıtlar, politik arenada genellikle çok az işe yarar. İyi bir sanat olabilir; ama genellikle çok kötü bir politikadır. Sanatın özel gücü, açıkça bir siyasi parti organı olmamasında; bunun yerine kendi özel araçlarına erişebilmesindedir. Düşünmek için alanlar üretir, günlük siyasetin ötesinde, karmaşık bağlamlarla daha özgürce başa çıkmasını mümkün kılan deneyim alanları açabilir.

GALLERY G-ART &
GALLERYROOMS Art Shop Çukurcuma
 
Firuzağa Mah. Çukurcuma Cad. Hacı Osman Çıkmazı No:5 Beyoğlu / İstanbul
P: +90 2122436622
W: +90 5443151838

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.