Evlilik Teklifi (Öykü)

Kazancı Yokuşu’ndan soluksuz çıkıp, Maçka Parkı’na yürüdüm. Askerlik günleri… Bir sarhoşluk sabahı. Kendini uzay imparatoru ilan etmiş berduşun yanına, banka çömeldim. Rütbesiz asker ve bir uzay imparatoru…

İmparator şişesinden kırmızı salyalı yudumlar çekip, askerlerine “Öldürün!” emri yağdırırken; mavi gezegende, nikâh salonundan, kuğular misali bir gelin çıktı. Fransız güpüründen gelinliği. İnce, uzun ve karaşın. Yalnızdı gelin, muhtemel mantık yalnızlığı. Nikâh salonu önüne siyah bir Mercedes yanaştı. İnce karaşın gelin otomobilin arka koltuğuna zor belâ sığdı… Ve gittiler…

Arabaya binmeden, ağaçlara bakındı gelin. Gördüğünün ağaçlar olmadığını üçümüz de biliyorduk. Sigara içiyor, düşünüyordu. Derin nefesler çekti sigarasından. Gelinin yüzünde yeni hayatının inşası vardı…

Evliliğin onunla uyuşmadığı, süssüz gelinliğinden anlaşılırdı. Dumanı ciğerlerine her çekişte ağlıyor, boşluğu havaya üflerken gülüyordu. Uzay imparatoru ya da rütbesiz asker umurunda değildi. Kimse kimseyi bilir gözlerle görmedi. Konuklardan birkaçına gülümsedi…

Damadın annesi de hoyrattı. Gözleriyle yedi gelinini. Annesine “Atla” dedi damat. O da ön koltuğa konuşlandı. Akıl yürütüyorum: Boşanmıştır o çirkin tazının otomobilden o karaşın gelin. Ben işte, o karaşın yabancı kadınla evlenmek isterdim…

 

Mart 2023-Acıbadem.

 

Resim: Mark Rothko

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.