Türkiye’de yerli çizgi romanlarda ağır basan ve öne çıkan tür, 1940’larda Çocuk Haftası dergisindeki tekil örneklerle başlayıp 1950’lerde günlük gazetelerde önce Ratip Tahir Burak, ardından Suat Yalaz ve diğerlerinin çalışmalarıyla ivmelenerek gelişen ‘at binen, kılıç kuşanan’ tarihsel kahraman serüveni çizgi romanlarıdır. Ancak, ‘at binen, kılıç kuşanan’ tarihsel kahraman serüveni çizgi romanlarının yanı sıra, ilk kayda değer örneği Bedri Koraman’ın ‘Cici Can’ bandı (1955-65) olan mizahi serüven çizgi romanları da yerli çizgi romanlarda önemli bir damar olagelmiştir. 1980’de dönemin önde gelen mizah dergisi Gırgır’da ortaya çıkan En Kahraman Rıdvan’ın eski serüvenlerinin albüm formatında, sırayla basılmasına 2010 yılında Mürekkep Basın Yayın Ltd. Şti. tarafından başlanmıştı. En Kahraman Rıdvan külliyatını baştan sona sırayla yayınlama girişimi, diğer bazı başka yerli çizgi romanlarımızdaki benzer girişimlerin makûs talihinden farklı olarak yarım kalmadı ve arada yayınevi değişimleriyle birlikte çok uzun soluklu bir sürecin ardından iki yıl önce Marmara Çizgi tarafından 14. albümle tamamlandı (*).
‘En Kahraman Rıdvan’, 1970’lerde popüler sakız karikatür kahramanı Tipitip’i de yaratmış olan Bülent Arabacıoğlu’nun bir çalışması. Pislik başlığını taşıyan ilk albümdeki serüvenin başlangıcında, yoksul bir Anadolu genci olan Rıdvan’ın “kahramanlığa” soyunmasının öyküsünü okuyoruz. 12 Eylül askeri darbesinden kısa bir süre önce yayınlanmaya başlanan bu serüvende kötülerin hep “orta hakemin kararıyla galip geldiği” bir dünya ve bankaların soyulduğu, insanların öldürüldüğü, sevenlerin kavuşamadığı, “bizim takımın habire puan kaybettiği” bir Türkiye betimlesi içinde Tom Miks, Çelik Bilek, Mandrake ve Kızılmaske gibi o yılların popüler çizgi roman kahramanlarına ve (ülkemizde 1979 yılı sonlarında vizyona girmiş olan) Süperman filmindeki süper-kahramana özenen Rıdvan’la tanışıyoruz. Böylece, doğrudan diğer çizgi romanlara gönderme yapan bir çizgi roman karşımıza çıkmış oluyor; Türkiye’de çizgi roman mecrasının kendine dönüp kendi mecrasına referans verme momentine tanık oluyoruz. Bu arada ilk sayfalardaki örneklere karşın Rıdvan’ın özendiği çizgi roman kahramanlarının aslında yalnızca yabancı menşeili değil, ilerki serüvenlerde de zaman zaman göreceğimiz üzere Tarkan ve benzerleri gibi yerli çizgi roman kahramanlarını da içerdiğini not edelim.
Rıdvan, özendiği çizgi roman kahramanlarının aksine hiçbir üstün özelliği veya becerisi olmayan, hatta oldukça naif ve de şapşal bir karakter. Onu serüvenden serüvene koşan bir kahraman kılan özellikleri ise iyi yürekliliği ve cesaretinden ibaret. Ancak cesaretinin zor durumlara gözü kara biçimde atılırken peydahlandığını, başka çıkar yol kalmaz göründüğünde ise savaşmaktansa sıvışmaya yönelmekten kendini zaman zaman alamadığını da kaydetmek gerek.
İlk serüvenin sonunda aldatılarak hapse düşen Rıdvan’ı hapishanede saçları kazıtılmış olarak görürüz ve sonraki serüvenlerde Rıdvan artık hep kazıtılmış saçlarıyla karşımıza çıkarak bu imajını korur. Robotlar başlığını taşıyan ikinci albümdeki serüven, bir bilim kurgu anlatısı. 12 Eylül döneminde hazırlanmış be yayınlanmış olan bu serüvende, o yıllarda ülkede hüküm süren askeri diktatörlüğün izlerine ilk olarak serüvenin başlangıcında geceleri sokağa çıkma yasağına atıfta bulunulmasıyla ve gece sokaklarda devriye gezen askeri jiplerin resmedilmesiyle rastlıyoruz. Serüvenin ortalarında serüvenin bir özetinin verilmesi ise, Arabacıoğlu’nun yeniden baskıya koyduğu dipnotta açıklandığı üzere, En Kahraman Rıdvan’ın yayınlandığı Gırgır dergisinin o dönemde sıkıyönetim tarafından bir ay süreyle kapatılmış olmasından kaynaklanıyor!
‘Robotlar’ serüveni, 1970’lerin popüler televizyon dizisi Uzay Yolu’nun (Star Trek) mükemmel bir parodisi olan Turist Ömer Uzay Yolunda (1973) filminde -ve Yeni Türkiye Sineması’nın o filmden esinlenmiş bir ürünü olan G.O.R.A.’da (2004)- olduğu gibi Rıdvan’ın uzaylılar tarafından kaçırılarak bir başka gezegene götürülmesiyle başlıyor. Ancak bu noktadan sonra anlatının ana eksenini, Batı’da 1940’lardan bu yana çizgi romanlara da yansımış olan klasik bilim kurgu anlatılarından biri olan robotların egemen, insanların ise köle olduğu bir dünya betimlemesi oluşturuyor. Bu noktada, Türkiye’de 1977’de Mandrake dergisinde (no. 171-172) ‘Yaşayan Makine’ başlığı altında yayınlanmış olan ve Golyat ismindeki dev bir robotun liderliğindeki robotların insanların kontrolünden çıkarak ABD’nin bir kentinde yönetimi ele geçirmesini anlatan bir Mandrake serüveniyle kısmi benzerlik, Rıdvan’ın pek çok serüvende özellikle Mandrake’ye özeniyor oluşundan Arabacıoğlu’nun Mandrake’ye aşina olduğunun anlaşılması da akılda tutulursa, dikkat çekici. Ancak kadim bir tekno-fobinin yansıması olan o ana-akım Amerikan çizgi romanından farklı olarak, Arabacığlu’nun öyküsünde robotların denetimi ele alması, fabrika patronlarının ucuz işgücü sevdasının bir sonucu olarak gösteriliyor. Böylece ‘En Kahraman Rıdvan’ın, askeri diktatörlük ortamında üretilen fantastik bir öyküde bile toplumsal-eleştirel bir ürün olma niteliği sergileniyor.
Banker başlığını taşıyan üçüncü albümdeki serüven ise ‘En Kahraman Rıdvan’ın üretildiği dönemlerle en doğrudan bağlantılı serüven; bu serüveni tam olarak anlayabilmek için o yıllarda yüzbinlerce yurttaşın mağdur olmasıyla ülkeyi sarsmış olan Banker Skandalı’na aşina olmak gerek: 1980’lerin başlarında yurttaşlardan kısa vadede yüksek faiz vaadiyle para toplayan “banker” sıfatlı kişiler bir müddet sonra iflas etmeye, bunlardan kaçabilenler yurtdışına kaçmaya başlamıştı ve bu “bankerlere” para yatıran yurttaşların çoğu bırakın faiz gelirlerini ana paralarını bile geri alamamışlardı! Zeki Ökten’in 1982’de çektiği (1984’te vizyona giren), Genco Erkal’ın başrolde olduğu Faize Hücum filmi de bu gelişmeleri konu alır. En Kahraman Rıdvan’ın söz konusu serüveni Gırgır’da 1981’in sonlarında, yani en büyük banker olan Banker Kastelli’nin henüz faaliyetlerini son hız sürdürmekte olduğu ama diğer bazı bankerlerin iflas ve firarlarının yaşanmaya başlandığı kesitte yayına başlamış. Bu serüvenin başlangıcında bir grup iş adamının piyasadaki para darlığını aşma amacıyla halktan para toplamak için ortaklaşa bir banker şirketi kurmayı ve mevcut bankerlerin firar etmeye başladığı koşullarda halkın güvenebileceği bir kişiyi kendi kurumlarının başına geçirmeyi planlamalarını okuyoruz. Böylesi bir kişi olarak Rıdvan bulunuyor ve kahramanımız kandırılarak plan uygulamaya konuluyor. Ortaklardan biri toplanan paraları çalıp ortadan kaybolunca Rıdvan, parasını geri isteyen yoksul -ama cengâver- bir kadın ve onun “jiletçi” babasıyla birlikte kayıp paraların peşine düşüyor.
Banker’de herhangi bir fantastik öğe olmasa da fantastik serüvenler En Kahraman Rıdvan külliyatında önemli bir yer tutuyorlar. Sonuncu En Kahraman Rıdvan albümünde yer alan (orijinal olarak 1996’da H.B.R. Maymun’da yayınlanmış olan) ‘Entegra’ başlıklı serüvende Rıdvan bir masaüstü bilgisayarın içine çekilerek bir virüs ile bir anti-virüs programı arasındaki savaşa dahil oluyor. İnternet çağı bilimkurgularının siber alem nosyonunun kendine özgü bir temsilini içeren (**) bu serüvenin de içine Türkiye’ye ilişkin toplumsal eleştirel öğeler serpiştirilmiş. Örneğin anti-virüs programının robot görünümlü savaşçılarından biri aslında Türkiye’de sık sık voltajın düşüyor oluşunu kastederek “ülkenizin laçka ortamından” Rıdvan’a yakındığında Rıdvan önce ortalama bir Türk’ün vereceği tepkiyi refleks olarak vererek “ülkeme laf söyletmem!” diyor ama hemen akabinde “gerçi” diye başlayarak enflasyondan yolsuzluklara, laiklik karşıtlığından RTÜK’e bir dizi melaneti sıralayıp hık mık eder konumda kalıyor… Serüvenin finaline doğru ise bu siber alemde “ıskarta” tabir edilen canlıların sistemin bekası için yaşamsal önemde olmalarına karşın sefalet içinde yaşıyor oluşlarına inanmayan Rıdvan’a bu canlılar “sana bu kadar tuhaf geldiğine göre kim bilir senin dünyandaki emekçiler ne biçim refah ve huzur içindedirler!” karşılığını veriyorlar!…
(*) 2012 yılında kısa ömürlü Harakiri dergisinin üçüncü, son sayısında yayınlanmış altı sayfalık kısa bir En Kahraman Ridvan serüveni, belki de renkli olduğu için, bu albüm serisinde yer almamış görünüyor.
(**) Yukarıdaki dipnotta andığım 2012 tarihli, son En Kahraman Rıdvan serüveninde ise yine yayınlandığı dönemin revaçta olan en yeni elektronik teknolojik aygıtı, bu kez cep telefonları anlatıda kilit noktada: bu serüvende uzaylıların dünyaya cep telefonları üzerinden nüfuz etmeleri öykülenmiş.
Bir Cevap Bırakın