O zaman kendi çalışmamda şimdiye dek eksik olan şeyi fark ettim—bir insana mükemmellik arzusu dışında her şeyi unutturan o tutku. İşini yaparken insan kendini tamamen kaybedebilmeli. Paris’te çalıştığım ve yazarlık yaptığım zamanlar yirmi beşimdeydim. Pek çok insan daha o zamanlar yayımlanmış yazınsal yapıtlarımı övgüyle karşılamıştı; bunların bazılarını ben kendim de beğenmiştim. Ama içimde derinlerde bir...
Son Yazılar:
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
MARILYN MONROE’NUN ETEĞİ NASIL ÇEKİLDİ?
Kategori: Manşet
Vahşetin Groteski: ROLAND TOPOR
Tesadüfe bakın ki Topor isminin ikinci hecesi, İngilizcede korku anlamına gelen “Horror” ve sersemlik anlamı taşıyan “Stupor” kelimelerinin son hecesiyle aynıdır. Roland Topor’un cizimlerinin Hieronymus Bosch’un canavarlarıyla en azından bir ortak noktası olduğunu söyleyebiliriz: İzleyici, çizimlerde bir anlam bulmaya çalışır, zaman zaman karşısındaki gizemin anahtarına erişmeye yaklaştığını hissedebilir fakat son raddede tüm teorileri kaçınılmaz olarak...
Kapanan Penguen Değil Direniş Mizahıdır!
Ot, Kafa, Fil, şu-bu derken bir stant dolusu edebiyat dergimiz var ama bu dergilerin kafası eşe dosta hava atmak isteyen, okuduğu her kitabı yarım bırakmış bir Facebook kullanıcısından farksız. Aforizmadan beslenen, görkemli kaybeden edebiyatını yağlı arabesk tavasında gezdirerek tabağa döken ve bu bulamacı afiyetle okuruna yediren şeyler bunlar. Penguen kapandı, son birkaç sayıyı alıp hiç...
LE DERNIER CRI: İskelet Hayattır!
Bizler farklıyız, gazete bayiinden kolayca edinilen grafik romanlardan ve kitap kültüründen geliyoruz ve makul fiyatlara işlerini sergileme niyeti taşıyan sanatçılarız. Gördüğünüz gibi, ‘biriciklik’ nosyonunu paylaşmıyoruz. İşi gücü iç organlar, cinsel temalar ve ölümcül görseller olan çizerler ve illüstratörlerden bir Fransız sanat kolektifi Le Dernier CRI. Uygun fiyatlarda serigrafi ve özel baskı kitaplar üretmenin yanısıra çizgi...
Cervantes’in İstanbul Macerası : Efsane mi Hakikat mi?
Cervantes’in İstanbul’da esir olarak kaldığının düşünülmesine neler sebep olmuştur? İlk başta eserlerinde yarı otobiyografik anlatının gerçek yaşam öyküsünün önüne geçmesi en büyük etken olarak görülmektedir. Cervantes Cezayir’deki esirlik hayatını Don Quijote’nin Otuz Dokuzuncu Bölümünde kurgu ile İstanbul sahnesinde sergiler. Cervantes dünya edebiyatının çığır açıcı isimlerinden biridir. Don Quijote nam romanı ilk modern roman olma vasfını...
Recep İvedik: Temsilen
Recep İvedik ona biçilen “küçük adam” rolüne uygun davranmaz. Sorun, öncülü olan Kemal Sunal, İlyas Salman tiplemelerinde olduğu gibi boynu bükük, zavallı biri değil tam tersine aşırı tepki gösteren, hiç altta kalmayan bir karakter olmasındadır. Recep İvedik, bir komedi filmidir, bir sanatçının, Şahan Gökbakar’ın yarattığı karakterdir. Dolayısıyla, aktörün kişiliğiyle, filmdeki Recep İvedik karakteri özdeşleştirilemez. İtiraf...
John Holloway: Her Birimiz Çatlaklarla Doluyuz!
Son yirmi ya da otuz yılda başka bir şey talep eden birçok harika hareketler bulduk: İnsan etkinliğini onun bir takım şeyleri farklı biçimlerde yerine getirmeye yetin olacağı, işe yarar, gerekli ve bizim için değerli bir şeyler yapabileceği bir takım çatlaklar yaratarak yabancılaşılmış emekten kurtulmak mümkün. Amador Fernández-Savater tarafından gerçekleştirilen ve Eylül 2014’de Roar Magazine’de yayımlanan...
Grinin Ruhu
Kiefer için Almanya’nın emperyalist hırsının yenilgiye uğraması ve çöküşü – emperyalizm, her yeri kapsayan gride ironik bir şekilde varlığını sürdürür – Batı uygarlığının hümanistleşme çabalarında başarısız olduğunu ilan eder. “Gri geçişsiz ve hareketsizdir. Ancak bu hareketsizlik, iki aktif rengin bileşimi olan ve ikisinin ortasında konumlanan yeşilin sükûnetinden kaynaklanır. Bundan ötürü grinin hareketsizliğinin telafisi yoktur. Bu...
Herta Müller Diye Bir Yazar Varmış
Genel bir özensizlik, bir vurdumduymazlık var. İngilizceyi yeryüzündeki tek dil zannetme hastalığı var. Felsefi kavramları bile İngilizceye yapılmış çevirileri üzerinden Türkçeye çevirme, bu çeviriler üzerinden algılama, anlama hastalığı var. İki aylık edebiyat dergisi kitap-lık’ın Kasım-Aralık 2016 tarihli 188. Sayısında Herta Müller ile yapılan bir söyleşiye yer verilmiş. Uzun zamandır takip etmediğim dergiyi bu vesileyle aldım....
Yaşasın “Tam Bağımsız” ve Gerçekten “Sanatsal” Sinemamız!
Taşradan başlamak üzere, devlet sanat galerilerinin ortadan kaldırılması; tiyatro, opera ve bale cephesinde yaşanan gelişmeler, ne söylediği anlaşılamayan “muhafazakâr sanat” kuramı (!) ve “tek sesli” iklimi hâkim kılma çabaları, yedinci sanattan da bağımsız değildir. Yeni Türkiye Sinemamızda devlet desteğiyle proje geliştirip, ortaya çıkan sonucu “bağımsız” olarak nitelendirme garabeti de vardır. Ülke insanına dair sosyolojik...