Sigmund Freud’un “Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme” (2016) adlı eserinin çevirisi o kadar çok hata içeriyor ki metni anlamak mümkün olmuyor. Kant ve Hegel çevirilerinden tanıdığımız Aziz Yardımlı önemli bir çevirmen olmasına rağmen bu çeviride kendisinden beklemeyeceğimiz kadar çok hatayla karşılaşıyoruz. Bunlardan küçük bir kısmını göstereceğim. Okuyucunun kendi değerlendirmesini yapabilmesi için önce çevirmenin, sonra yazarın cümlelerini ve en sonda da benim çevirdiğim cümleleri ard arda getirdim.
Kısaca şunu da belirtmek isterim. Kitabın başlığında “Deneme”nin olması (Almancası “Abhandlung”) yanlış bir izlenim veriyor. “Makale” ya da “İnceleme” demek gerekir; Freud’un profesör unvanına sahip, bir tıp doktoru olduğu gerçeğini çoğu zaman unutuyoruz.
Umarım bu metnin yeni bir çevirisi yapılır.

1.
Çevirmen: Benzer olarak mazoşizm terimi eşeysel yaşama ve eşeysel nesneye doğru her edilgin durumu kapsar ve bunun aşırı durumu doyumun eşeysel nesnenin ellerinden fiziksel ya da ruhsal acı çekme üzerine koşullu olduğu durum olarak görünür (sf.35).
Yazar: In ähnlicher Weise umfaßt die Bezeichnung Masochismus alle passiven Einstellungen zum Sexualleben und Sexualobjekt, als deren äußerste die Bindung der Befriedigung an das Erleiden von physischem oder seelischem Schmerz von Seiten des Sexualobjektes erscheint.
Doğrusu: Benzer şekilde mazoşizm terimi cinsel yaşama ve cinsel nesneye ilişkin tüm pasif tutumları kapsar ve bunların en uç noktası doyumun cinsel nesneden kaynaklı, fiziksel ya da zihinsel acı çekmeye bağlanmasıyla tezahür eder/gerçekleşir.
2.
Ç: Sık sık mazoşizmin sadizmin geriye öznenin kendisi üzerine dönmüş bir uzantısından başka bir şey olmadığı ve böylece ilk olarak öznenin kendisinin eşeysel nesnenin yerini aldığı gösterilebilir (sf.35).
Y: Häufig läßt sich erkennen, daß der Masochismus nichts anderes ist als eine Fortsetzung des Sadismus in Wendung gegen die eigene Person, welche dabei zunächst die Stelle des Sexualobjektes vertritt.
D: Sıklıkla görüldüğü üzere mazoşizm başlangıçta cinsel nesnenin yerini alan kişinin kendi şahsına karşı yönelttiği sadizmin devamından başka bir şey değildir.
3.
Ç: Anal bölgenin erotojenik uyarıya duyarlılığından faydalanan çocuklar kendilerini kakalarını tutarak ve bunu birikim güçlü kasılmalar ortaya çıkarıncaya ve anüsten geçerken mukoz membranın güçlü bir uyarısını üretinceye dek yaparak ele verirler (sf.57).
Y: Kinder, welche die erogene Reizbarkeit der Afterzone ausnützen, verraten sich dadurch, daß sie die Stuhlmassen zurückhalten, bis dieselben durch ihre Anhäufung heftige Muskelkontraktionen anregen und beim Durchgang durch den After einen starken Reiz auf die Schleimhaut ausüben können.
D: Çocuklar anal bölgenin cinsel olarak uyarılabilirliğinden faydalandıklarını şu şekilde ele verirler: Dışkı kütlesini yığılana kadar tutup güçlü kas gerilmelerini harekete geçirirler ve dışkının anüsten çıkışı sırasında mukoza zarı üzerinde yoğun bir uyaran etkisi gerçekleştirirler.
Ya da,
Çocuklar anal bölgenin cinsel olarak uyarılabilirliğinden faydalandıklarını, dışkı kütlesini yığılana kadar tutup güçlü kas gerilmelerini harekete geçirmek ve dışkının anüsten çıkışı sırasında mukoza zarı üzerinde yoğun bir uyaran etkisi gerçekleştirmek suretiyle ifşa ederler.
4.
Ç: Bağırsak içeriği mukoz membranın eşeysel olarak duyarlı bölümü üzerinde uyarıcı bir cisim olarak davranırken çocukluk evresinden sonra eyleme geçmesi gereken bir başka örgenin önhabercisi gibi davranır. Ama bu içeriğin bebek için önemli daha başka anlamları da vardır. (sf.58).
Y: Der Darminhalt, der als Reizkörper für eine sexuell empfindliche Schleimhautfläche sich wie der Vorläufer eines anderen Organs benimmt, welches erst nach der Kindheitsphase in Aktion treten soll, hat für den Säugling noch andere wichtige Bedeutungen.
D: Mukozanın cinselliğe duyarlı bir yüzeyinde uyarıcı bir cisim işlevi gören ve ancak bebeklik evresinden sonra faaliyete geçmesi beklenen başka bir organın öncüsü gibi davranan bağırsak içeriğinin bebek için başka önemli anlamları da vardır.
5.
Ç: Genel olarak çocuk eşeysel kuramları üzerine diyebiliriz ki bunlar çocukların kendi eşeysel yapılarının imgeleridir ve grotesk yanılgılarına rağmen eşeysel süreçler üzerine onları yaratanlardan beklenecek olandan daha iyi bir anlayış düzeyi gösterirler (sf.65).
Y: Im allgemeinen kann man von den kindlichen Sexualtheorien aussagen, daß sie Abbilder der eigenen sexuellen Konstitution des Kindes sind und trotz ihrer grotesken Irrtümer von mehr Verständnis für die Sexualvorgänge zeugen, als man ihren Schöpfern zugemutet hätte.
D: Genel olarak çocuğun cinsel teorisi hakkında bunların çocuğun kendi cinsel yapısının bir imgesi olduğu ve büyük yanılgılarına rağmen cinsel süreçler hakkında cinsel teorinin yaratıcısının ondan beklediğimizden daha fazla bir kavrayışa sahip olduğuna tanıklık ettiği söylenebilir.
6.
Ç: Buna göre çocuk araştırmacının çabaları bir kural olarak verimsiz kalır ve seyrek olmamak üzere arkada bilme içgüdüsünde kalıcı bir yaralanma bırakan bir vazgeçmede sonlanır (sf.66).
Y: -, bleibt das Bemühen der infantilen Forscher doch regelmäßig unfruchtbar und endet in einem Verzicht, der nicht selten eine dauernde Schädigung des Wißtriebes zurückläßt.
D: Ama bebeğin keşif çabaları düzenli olarak sonuçsuz kalır ve çoğu zaman geride bilme dürtüsünde kalıcı hasar bırakan bir vazgeçişle son bulur.
7.
Ç: Eşeysel hedef nesnenin bedenselleştirilmesinden oluşur- daha sonra özdeşleme olarak öylesine önemli bir ruhsal rol oynayacak olan sürecin ön imgesi
Y: das Sexualziel besteht in der Einverleibung des Objektes, dem Vorbild dessen, was späterhin als Identifizierung eine so bedeutsame psychische Rolle spielen wird.
D: Cinsel hedef nesnenin bedenin içine alınmasıyla (içselleştirme) oluşur, daha sonra özdeşleşme gibi önemli bir psikolojik rol oynayacak olan şeyin modelidir bu.
8.
Ç: Pek çok birey için boğuşma ve eşeysel uyarı arasında çocukluk bağıntısı eşeysel içgüdülerinin sonradan tuttuğu yönün belirleyicileri arasındadır (sf.70).
Y: Für viele Individuen wird die infantile Verknüpfung zwischen Raufen und sexueller Erregung mitbestimmend für die später bevorzugte Richtung ihres Geschlechtstriebes
D: Pek çok birey gibi bebeğin boğuşmak (fiziksel temas) ve cinsel uyarılma arasında kurduğu bağlantı cinsel dürtülerinin daha sonra öncelik kazanacak olan eğilimlerinde diğer unsurlarla birlikte söz sahibi olacaktır.
9.
Ç: Eşeysel ilişkiden kaçınma içinde yaşayan bir erkek durumunda eşeysel aygıt değişkenlik gösteren ama kuralsız olmayan dönemlerde eşeysel gereci gece haz duygusunun etkisi altında ve düşteki bir eşeysel edim sanrısı sırasında boşaltır (sf.78).
Y: Bei enthaltsamem Leben pflegt der Geschlechtsapparat in wechselnden, aber nicht regellosen Perioden nächtlicherweise sich unter Lustempfindung und während der Traumhalluzination eines sexuellen Aktes der Sexualstoffe zu entledigen.
D: Bekar bir birey söz konusu olduğunda cinsel aygıt, cinsel maddeyi geceleyin haz duygusu içinde ve cinsel bir eylemin rüya halüsinasyonu sırasında değişkenlik gösteren ama düzensiz olmayan periyotlarla boşaltma alışkanlığındadır.
10.
Ç: …bu süreç -gece kirlenmesi- açısından….(sf.78)
Y: …für diesen Vorgang – die nächtliche Pollution –…
D: bu süreç -uykuda meni boşalması- açısından…
11.
Ç: Büyüklerden gelen bir sevecenlik aşırısının hiç kuşkusuz eşeysel olgunlaşmayı hızlandırarak ve ayrıca çocuğu “şımartarak” da zararlı olmasına karşın daha sonraki yaşamda onu geçici olarak sevgisiz de yapabilmeye ya da küçük bir sevecenlik ölçüsü ile hoşnut olabilmeye yeteneksiz kılar (sf.86).
Y: Ein Zuviel von elterlicher Zärtlichkeit wird freilich schädlich werden, indem es die sexuelle Reifung beschleunigt, auch dadurch, daß es das Kind »verwöhnt«, es unfähig macht, im späteren Leben auf Liebe zeitweilig zu verzichten oder sich mit einem geringeren Maß davon zu begnügen.
D: Ailenin aşırı şefkati hiç kuşkusuz cinsel olgunlaşmayı hızlandırdığı için zararlı olacak, aynı zamanda çocuğun “şımartılması” ileriki yaşamında sevgiden yeri geldiğinde vazgeçmek ya da onunla çok az yetinmek beceresinden mahrum bırakacaktır.
12.
Ç: İleri yaşta açığa çıkacak bir sinircenin en açık göstergelerinden biri çocuğun kendini büyüklerinden sevecenlik isteminde doymak bilmez göstermesidir (sf.86).
Y:Es ist eines der besten Vorzeichen späterer Nervosität, wenn das Kind sich unersättlich in seinem Verlangen nach Zärtlichkeit der Eltern erweist
D: Çocuğun ebeveynlerin şefkatine doymak bilmez bir istek duyması, ileri yaşta açığa çıkacak nevrozun en iyi göstergelerinden biridir.
13.
Ç: Eğer bir çocuğun büyükleri ona gösterdikleri sevecenlik yoluyla eşeysel içgüdüsünü zamanından önce, eş deyişle bedensel erinlik koşulları doğmadan önce güçlü bir ölçüde uyandırmaktan kaçınacak denli talihli olmuşlarsa, başka bir deyişle, ruhsal uyaranın yadsınamayacak bir yolda genital dizgenin içerisine girişi gibi bir olay yer almamışsa, o zaman sevecenlikleri bu çocuğu olgunluk yaşına geldiğinde eşeysel nesne seçiminde yönlendirme görevini yerine getirebilir (sf.87)
Y: Wenn die Zärtlichkeit der Eltern zum Kinde es glücklich vermieden hat, den Sexualtrieb desselben vorzeitig, d. h. ehe die körperlichen Bedingungen der Pubertät gegeben sind, in solcher Stärke zu wecken, daß die seelische Erregung in unverkennbarer Weise zum Genitalsystem durchbricht, so kann sie ihre Aufgabe erfüllen, dieses Kind im Alter der Reife bei der Wahl des Sexualobjektes zu leiten.
D: Ailenin çocuğa karşı şefkati çocuğun cinsel dürtüsünü ergenliğin fiziksel koşulları oluşmadan, yani vaktinden önce ruhsal uyaranın genital sisteme açık bir şekilde girmesine neden olacak ölçüde uyandırmaktan kaçınmayı başarmışsa, o zaman aile olgunluk çağına gelen bu çocuğa cinsel nesne seçiminde rehberlik etme görevini yerine getirebilir.
14.
Ç: Bu kısıtlama [ensestten bahsediliyor] için saygı her şeyden önce toplumun kültürel bir talebidir (sf.88).
Y: Die Beachtung dieser Schranke ist vor allem eine Kulturforderung der Gesellschaft
D: Bu kısıtlamaya riayet etmek her şeyden önce toplumun kültürel bir talebidir.
15.
Ç: …buna olağanüstü haz altında erişilmesi eşeysel uyarıyı bir sona getirir (sf.95)
Y: …dessen Erreichung unter riesiger Lust der Sexualerregung ein Ende macht.
D:… buna olağanüstü hazla erişilmesi cinsel uyarana son verir
16.
Ç: Son olarak nesne seçimi için yönün çocuğun büyüklere ve ona bakan bakıcılarına doğru eşeysel eğiliminin erinlikte yeniden dirilen çocukluk ipuçları tarafından verildiğini, ama bu arada yerleşmiş olan ensest kısıtlaması yoluyla onlardan onları andıran başka kişilere yöneltildiğini bulduk (sf.95).
Y: Die Objektwahl endlich fanden wir geleitet durch die infantilen, zur Pubertät aufgefrischten Andeutungen sexueller Neigung des Kindes zu seinen Eltern und Pflegepersonen und durch die mittlerweile aufgerichtete Inzestschranke von diesen Personen weg auf ihnen ähnliche gelenkt.
D: Çocuğun ailesine ve bakıcılarına yönelik cinsel eğilimin ergenlik döneminde yeniden ortaya çıkan bebeksi davranışlarının nesne seçimine kılavuzluk ettiğini ve bu süreç içerisinde yerleşmiş olan ensest engellerin [onu] bu kişilerden uzaklaştırıp onların benzerlerine yönlendirdiğini bulduk.
17.
Ç: Eski bir özdeyişi anımsıyoruz: “Genç fahişe, yaşlı sofu”; yalnızca burada gençlik pek kısa sürmüştür.
Y: Man wird an das Sprichwort »Junge Hure, alte Betschwester« erinnert, nur daß die Jugend hier allzu kurz ausgefallen ist.
D: Eski bir özdeyişi anımsıyoruz: “Kasnak yuvarlandı elek oldu, eski kaşarlar melek oldu”, ama burada gençlik dönemi çok kısa sürmüştür.
[Freud’a göre bebek ilk başta çok biçimli bir sapkınlık içinde yaşar, daha sonra iç ve dış baskılar yoluyla sapkınlığın yerini nevroz alır, yani dürtülerini serbestçe yaşadığı bir evreden bunları bastırmak zorunda kaldığı bir üst evreye geçmek zorunda kalır. Buna uygun olarak Almanca özdeyişi şu şekilde de çevirebiliriz]
“Gençken fındık kırar, yaşlanınca tespih çeker”
lizormesut@gmail.com
Bir Cevap Bırakın