– Martı olmak isterdim; özgürce çığlıklar atabilen bir martı. Üstelik bir İstanbul martısı… Hani vapurların arkasına takılır ve gökyüzünün alçaklarında çığlıklar atar ya İstanbullara aldırmadan… + Evet, martıların kadın çığlığına benzeyen bağırışları vardır: Aaa, cik cik… Ben de daha küçük bir kuş olmak isterdim. Gri bir serçe mesela. Yazmıştım bunu. Eski bir diyet şiirim kendiliğinden,...
Son Yazılar:
“REWIND / SLOVENYA” SERGİSİ 6 KASIM’DA CERMODERN’DE
ARTWEEKS: SANAT FARKLI BİR VAROLUŞ TARZIDIR
Bir Anlam İnşa Etme Kılavuzu
Gotik Kalkışmanın İzinde
Offspace: Sanatı Sıradışı Mekanlara Taşıyan Yeni Nesil Pop-Up Galeri
ÖZGÜR BALLI İLE YAPAY ZEKA VE DİJİTAL SANAT ÜZERİNE
DEVRİMDEN KARŞI DEVRİME, KARŞI DEVRİMDEN YENİDEN KURULUŞA
Nihat Özdal’ın Umami’si Üzerine
Eksanat Sanat Seçkisi 2 Çıktı
Zeki Demirkubuz’un Objektifinden: 1 Kasım’da CerModern’de Açılıyor
“Elit” ve Türevi Sözcüklerin Çeviride Yarattığı Zorluklar
Hafızanın Kartografyası: Nilhan Sesalan’ın Maddenin Poetikası Üzerine
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
Yazar: Levent Karataş
Pusula (Öykü)
Ökkeş Ağa’ya ulaştırmak üzere yazdıkları pusulayı vermek istedikleri ulaklar köylüleri değildi. Ağalarının kapısını bekleyen, tetikçi köylülerinin arasından bilerek seçmediler ulaklarını. Gözleri bir saattir Ökkeş Ağa’nın kapısında fısır fısır konuşan iki şehir piçindeydi. Kurnaz köylülerdi. Yirmi yirmi beş yaşlarındaydılar. Kıyafetleri de fukaraydı kaçak bakışları kadar. Handa Ökkeş Ağa’nın kapısında iki dinozor gezinse daha az ilgi çekerdi....
Evlilik Teklifi (Öykü)
Kazancı Yokuşu’ndan soluksuz çıkıp, Maçka Parkı’na yürüdüm. Askerlik günleri… Bir sarhoşluk sabahı. Kendini uzay imparatoru ilan etmiş berduşun yanına, banka çömeldim. Rütbesiz asker ve bir uzay imparatoru… İmparator şişesinden kırmızı salyalı yudumlar çekip, askerlerine “Öldürün!” emri yağdırırken; mavi gezegende, nikâh salonundan, kuğular misali bir gelin çıktı. Fransız güpüründen gelinliği. İnce, uzun ve karaşın. Yalnızdı gelin,...
Telepati (Şiir)
O gün şu olmuştu, Jüpiter’in şanslı akşamı, Kucağımda oturan bakır saçlıma, “Melis’in doğum günü bugün” dedim, Öpüştük, fotoğraflarımızı çektik öpüşürken, Aşkın acemisi olduğumu itiraf etmiştim, “Ustasın sen, sevgilim” dedi, sarıldık. Çin’den yılın şairi ödülünü almış, Ödül heykelciğini almaya gitmiştik, 21 Şubat yağmurunda Üsküdarlara. Takside heykelciği fotoğrafladım hınzırca, Gecesi Cihangir’e geçtik doğum gününe, Mimozalar aldık yoldan...
ikinci perde (şiir)
mevlana apartmanı 13 numara cumaları işkence nadası fetvası verdi, hocaefendi, ohh ramazanlarda otuz gün nefsinizi azdırmayın vaazı video konferansla ama mevlana apartmanı 5 numaradaki mücahitler: işkence yapmayı özledim, diyorlar, mümin! şu iftar bi bitsin, selamın aleyküm ev ampullerini yakan dini bütünlerin sözü bir edercesine haset kahkahalarını yankılarıyla işitiyorum apartmanımın 13 numarasından iftar lokması ağzında, güya...
enderemiroğlu’na On (X) Gurbet Tespiti
Kabul; kimse başkalarına iyilik yapmadı. İyiliği kötülükle yapanlar çoğunluktaydı. Çokluktaydı. “Yaşasın kötülük!” ve de “Paris’ten almıştım şekerim!” işkencesi yapıldı şu bizim doksanlar kuşağına. Şairler lükse gark olmuştu. Devrin cefasını çekmiş, sefasını sürüyorlardı… O günler bizler, retro masa örtülü kafelerde vakit doldurur, akşamları sidik kokusuyla sarmalanmış rock barlarda içer ve soğuk odalarda illegal sevişirdik. Gün günden...
“8. Tinos Uluslararası Edebiyat Festivali” Üzerine
Yunanistan’da şiirlerimin yayımlanması serüveni, Tozan Alkan’ın bana Bir Galata Cinayeti öyküsünü göndermesiyle başladı. Öykünün yazarı Chrisa Spiropulu, Messenger’dan “Mailimi aldınız mı?” diye bir mesaj gönderdi. Mailini almadığımı söyledim ve kendi mailime yönlendirdim. Ve Poetix’te ilk şiirlerimin İngilizce-Yunanca yayınlanması süreci böyle başladı. Ben Pelerin Dijital Fanzin’de Chrisa’nın öyküsünü yayımlamıştım fakat tanışmıyorduk. Tanıştık ve mail yazışmaları başladı,...
Emrullah Alp ile Ardışık Sanı’lıklar Üzerine
Kitabının lokomotif şiiri de olan, on iki bölümden oluşan Sanı şiirinde, her bölüm bir sanı soru dizesiyle bitiyor. Ardışık Sanı’lıklar… Ben de bu Sanı’lıklara sorular ekledim. I.”Seni ben göz yumuyor sandım…” Soru: Kiminle konuşuyorsun? Ben de on iki sanı sorusuna aynı çoklukla cevap veriyorum o halde O kadınla O adamla O devletle O tanrıyla O...
İsmail Cem Doğru: Edebiyat ortamına Bay Aksi geldi!
İsmail Cem Doğru, Bay Aksi adlı kitabıyla mizahın ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Öykülerini mizahi dokunuşlarla ören Doğru’nun ortaya çıkardığı resimde, Anadolu var. Zaten kitap da, Dersler ve Anadolu adlı öyküyle, Anadolu’da olup, Anadolu’yu haritalarda arayan bir gencin İstanbul’daki serüvenini anlatan Dersler ve Anadolu adlı öyküyle başlıyor… Doğru’nun öykülerine hakim olan mizahla...
Erkut Tokman: ‘İçimdeki ses, Lupoc’u çağırdı!’
Beşinci şiir kitabıyla şiire yeni bir alan açan Erkut Tokman, bütün dizelerini Lupoc üzerine kuruyor. Tokman’ın dizelerinin başat bir metaforu olarak Lupoc, kaybolan dili ve değerleri arıyor… Tokman çağırmış Lupoc’u; o da gelmiş… Tokman, şiirlerinin Lupoc’la olan serüvenini anlattı. Beşinci şiir kitabın, L-u-p-o-c orada mısın, diye başlıyor. Lupoc bütün uygarlıkların yarasını görmüş bir potansiyel varlık...
- 1
- 2









