Ve orada kalmak hep… Ahh Selene! Seni giyecektim üzerime. Sonra da gidecektim. Soğukluklarda dinlenerek sürekli, sakin, “Selene” diyecektim. “Gölgeli yüzünü göstermiyorsun! Sakın yakın olmasın! Ve yapışkan. Karanlığa… Hem gölgelerini göremeyecek olanlar nereden bilsin, yapıştırdığını yüzünü karanlığa!.. Ah Selene! Sirenlerin eşliğinde… Pallas’ın büstünde daha önce kim oturdu?” (2) Ah Selene! Poe kovuyor beni izninizle. Çok kurcaladın beni...
Son Yazılar:
“REWIND / SLOVENYA” SERGİSİ 6 KASIM’DA CERMODERN’DE
ARTWEEKS: SANAT FARKLI BİR VAROLUŞ TARZIDIR
Bir Anlam İnşa Etme Kılavuzu
Gotik Kalkışmanın İzinde
Offspace: Sanatı Sıradışı Mekanlara Taşıyan Yeni Nesil Pop-Up Galeri
ÖZGÜR BALLI İLE YAPAY ZEKA VE DİJİTAL SANAT ÜZERİNE
DEVRİMDEN KARŞI DEVRİME, KARŞI DEVRİMDEN YENİDEN KURULUŞA
Nihat Özdal’ın Umami’si Üzerine
Eksanat Sanat Seçkisi 2 Çıktı
Zeki Demirkubuz’un Objektifinden: 1 Kasım’da CerModern’de Açılıyor
“Elit” ve Türevi Sözcüklerin Çeviride Yarattığı Zorluklar
Hafızanın Kartografyası: Nilhan Sesalan’ın Maddenin Poetikası Üzerine
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
Yazar: Jale İris Gökçe
senhiçSİZoldunmu (şiir)
aklına geldikçe bu duvardaki resme bakarak ve nüktedân ve bir acâib-ül mahlûkat ve bir ara nağme peşrev anlayanlarçün ne nadide eserlerdir bunlar KIYMET siz allâme-î CİHÂN ol-san uzun bir aradan gayri tabii peşrevi GEÇ ve akabinde YOLDA cihân OLL _____ ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU Jale İris Gökçe, senhiçSİZoldunmu başlığını verdiği şiirinde, eski söyleyişlerle yeni olanaklar inşa...
BİR ZAMANLAR OKURDUM
İyi mi kötü mü orasını hâlâ bilmiyorum:) Kalemi bırakmışken alayım… Süslü cümleler kurayım! Kırayım cümleleri, yeniden yapayım! Mahir de değilim aslında… Eee sonra? Okurum ben. Bazen de yazar. Çizerim aynı zamanda, insanları da… Eskilerin dediği gibi bir kalemde hem de! “Yamukluğa dayanamam!” Yazdan kalma beyaz ‘bukalemle’ yazmaya başladığımda, belki de hayatta en çok seni sevecektim....
“ANAÇ TAVUK SENDROMU” YA DA “BİR EVCİLİK OYUNU”
“Anaç Tavuk Sendromu” adlı bir yazıya oturdum. Bu Sendromdan muzdarib ama bunun farkında bile olmayan didaktik, baskın, erkek(!) ve dişi karakterlerle ilgili. Civcivleri de olan aynı zamanda. Ya da çevresindeki herkesi, özellikle partnerlerini civciv olarak gören. Laf aramızda vay o partnerlerin haline! Yıllardır yazacağım derim, hep aynı şey olur… Ama bu kez, bu Sendromu yazmalıyım!...
KENDİLİK BİLİNCİ YA DA SANATÇININ SORUMLULUĞU VE NE’LİĞİ ÜZERİNE
Hekimlik andı “yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma” diye başlar ve devam eder : “Hastamın özerkliğine ve onuruna … İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime …” Bu gibi meslek alanları için kabul edilmiş etik kuralların sanat ve “sanatçı” için de geçerli olduğu üzerinde ise nedense hiç durulmaz: Ne Türkiye’de, ne de dünyada. Bundan dolayı gün geçmiyor...




