AŞİYAN KEDİSİ (ÖYKÜ)

Sonra Aşiyan’da buluyorum kendimi. Kedi gibi. Kendi yolunda.  Bir sarraf olmalıyım ben! Burada olduğuma göre!

Masum kedi! Yol gösterdin bana. Tasarımın  ve  tasarrufun  sana ait. Sana göçeceğim dedi Kedi.  Sonra düşü onu terk etti. Aşiyan, Antik Çağ’da olsaydı Kedi.  Kaydettin mi dedi.  Aylak Kedi. Gezintiye çıktığın yerden, her gün aynı saatte evine geri  döndüğün  dikkatimden kaçmıyor.  Sakladığın şeyler de.

Bir arketip arıyorum galiba. Jung’a dönüyorum. Sonra siliniyor şeyler.  Bu duyuş, tüylerimi diken diken eden bu şey kısa bir çığlık attırıyor. Arka fonda,  yaşamış ataların silüetleri, yitip gitmeleri…  Öyle ki, sarsıntısız atlatılması imkânsız. Yüce oluş…  An’lık veya ilelebet.  Bakış nesnesi. Kedicik.

Biriktirip paketlediğim şeyleri  açmada çok cimriydim. Kontrollü cazip şeyler. Şeylerin düzeni. Düzensizliğin  fısıltısıyla. Sessizlik. Vazgeçiş. Paranteze alma.

Gafil avlanmıştı. Hazırlıksız  oluşuna kızıyordu. Ama prova yaparak  yaşayamazdı ki. Alıştırmalar alışkanlığa dönüştüğünde,  o da  dönüşecek miydi? Savrulmadan kalabilecek miydi? Sakin?

Stratejik bir hata yaptım. Kurgu, su akıntısına  takıldı telaştan. İnşa, sonra da ifşa gerçekleşti. Edimim oldu gitgide bu. Kendi kendime yapabileceğim  başka da bir şey yoktu.  Aşiyan Kedisi uyuyordu.  Sessizce uzaklaştım.  Kedilik bir arşivle.

 

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.