ARKADAŞLIK ŞİİRDİR: HAYDAR ERGÜLEN

Türk edebiyatında şair/yazar arkadaşlıklarının pek çok örneği var. Bunların bir kısmı edebiyat içi dayanışmaya adanan uzun arkadaşlıklar, bir kısmıysa çeşitli nedenlerden kısa süren yakınlıklar olarak edebiyat tarihine kaydedilmiş durumda. Akla ilk gelenlerden bazıları şöyle sıralanabilir: Namık Kemal-Ziya Paşa, Recaizade-Fikret, Halit Ziya-Mehmet Rauf, Yakup Kadri-Halide Edip, Haşim-Yahya Kemal, Nâzım Hikmet-Vâ-Nû, Cahit Sıtkı-Ziya Osman, Yaşar Nabi-Ziya Osman, Orhan Veli-Oktay Rifat-Melih Cevdet, Sait Faik-Orhan Kemal, Necatigil-Kâmuran Şipal, Rüştü Onur-Muzaffer Tayyip, Cemal Süreya-Sezai Karakoç, Edip Cansever-Turgut Uyar, İlhan Berk-Ece Ayhan… Liste çok daha fazla uzatılabilir. Bu yakınlıklar, arkadaşlıklar hiç şüphesiz edebiyata da ciddi katkılar sağlamış, kimi zaman bir akım yaratma atılımında kimi zamansa bir dergi çevresinde kümelenmede, güç birliği sağlamada rol oynamıştır.

Eski zamanları biliyoruz da yakın zamanlarda hangi şair ve yazarlar kimlerle arkadaşlık ettiler, kimlerle yakın dostluk kurdular bunu çok bilemiyoruz. Bildiklerimiz rivayetten, dedikodudan öteye geç(e)miyor. Son yıllarda, 1970 sonrasından itibaren süregelen dönemde edebiyat dünyasında yer edinmiş yazar ve şairlerin mektupları, anıları, dostluklara dair paylaşımları yayımlanmaya başladı ve bu sayede son elli yılın arkadaşlıkları da “vesikaya dayalı” şekilde kayda geçme aşamasına geldi.

Bu kitaplardan biri de Haydar Ergülen’in Arkadaşlık Şiirdir (Sia Kitap, 2025) adıyla yayımladığı ve yaklaşık elli yıla varan sürecin ilk çeyreğindeki arkadaşlıklarını daha önceki dönemlere de atıfta bulunarak anlattığı anı-deneme eseri. Anı-deneme diyorum çünkü tamamen anılara yaslanmıyor, yer yer deneme tadı taşıyor, hatta bazı bölümler düpedüz deneme. Biraz edebiyat tarihçesi diye de bakılabilecek deneme kısımlarında kendi arkadaşlıklarından çok önceki kuşaklardan yahut yakın yıllardan başka şairlerin arkadaşlıklarına temas ediyor, onlar hakkında yorumlar aktarıyor: Ataol Behramoğlu-İsmet Özel, Nâzım Hikmet-Necip Fazıl, Nilgün ve çevresi… Haydi bunları biliyoruz da Sait Faik-Leyla Erbil arkadaşlığına ne demeli? Bana çok şaşırtıcı gelense bu arkadaşlığın sıradan bir tanışıklık çerçevesini aşıp “şaka kaldıracak” bir derinlikte olması! Bu kitabın bana öğrettiği özel dostluklardan en ilginci bu oldu.

Haydar Ergülen, edebiyat dünyamızdaki dostluklara dair kronolojik bazı saptamalarla örneklerden sonra kendi tanıklıklarına, arkadaşlıklarına geçiyor ve yine kronolojiyi gözeterek Ece Ayhan’la bu safhaya giriş yapıyor. “Arkadaşım Ece Ayhan” başlıklı bu kısımda Ece’yi önce “Fayton” şiiriyle tanıdığını, daha sonra da özellikle Nilgün Marmara’nın evindeki arkadaşlık ortamına değinerek bizzat arkadaş olduklarını söylüyor. (Genelde de öyle değil midir? Şairleri önce şiirleriyle tanıyıp sonra kendilerini merak etmez miyiz? Sözgelimi ben de Lâle’yi, Haydar’ı, Tuğrul Abi’yi, Metin Celâl, Adnan Özer ve daha nice şairi önce şiirleriyle, kitaplarıyla tanımış, daha sonra da onlarla arkadaşlık, dostluk kurmuştum.) Haydar da bu silsile-i meratip üzerinden gidiyor ilk sayfalarda… Önce şiirler, mektuplar, dergiler, kitaplar sonra da ruberu tanışma fasılları… Otuz yıla yayılan arkadaşlık… Anılar kadar hatta onlardan daha çok, Ece’nin şiirine dair saptamalar, iddialar… İflah olmaz bir anı/biyografi okuru olarak keşke dedim, Ece ile yaşadığı en küçük anıları bile anlatsaydı. O zaman belki kitap baş edilemez derecede hacimli olurdu ama ben gibi okurlar da daha sıkı sarılırdı kitaba.

Sonra Behçet Necatigil, nâmıdiğer Behçet Hoca sayfaları geliyor. Burada sürecin farklı işlediğini görüyoruz çünkü Haydar, Behçet Hoca ile “şahsen” tanışmamış, onu sadece şiirinden ve hakkında yazılanlardan tanımıştır. Edebiyat arkadaşlığıdır onunla kurabildiği. Hemen ardından gelen “Edip’le Turgut” başlıklı kısımda da bu yaklaşım devam ediyor, Haydar sadece bu iki şairin dostluğuna eğiliyor, onların yakın arkadaşlıkları, çevreleri ve şiirleri hakkında söz alıyor; onlarla tanışıp tanışmadığına dair izle(nimle)re yer vermiyor.

Nihayet, “Koyu Bir Arkadaşlık” bölümündeki Ankara bahislerinde Haydar kendi arkadaşlıklarına nispeten detaylı şekilde değinmeye başlıyor. Kimler yok ki 70’lerin ve 80’lerin Ankara’sında… Adnan Azar, Hüseyin Ferhad, Ahmet Erhan, Metin Celâl, Akif Kurtuluş, Behçet Aysan, Ahmet Telli, Salih Bolat ve daha niceleri… Özel ve düzenli buluşma mekânları, tesadüfen uğranılan yerler, ayaküstü sohbetler, kısa süreli, tanışıklarla beraber uzun yıllara yayılan, Ankara’dan İstanbul’a taşınan sıkı dostluklar… Haydar, mekân-dostluk bağlamında aynı konuya daha ileride “Arkadaşlık Günleriydi” bölümünde tekrar dönecek ve Ankara uzun uzun söz edecektir. Elbette sürecin devamında İstanbul, Üç Çiçek günleri gelecek ve Tuğrul Tanyol ile Adnan Özer diğer iki çiçek olarak bahse konu olacaktır.

Kitabın en ilginç bölümlerinden biri Commandante ile olan şiirsel temas… Şair ve eylemci, tarihin yazdığı en büyük direnişçilerden Che Guevara’nın karısına yazdığı bir mektupta Nâzım Hikmet’in bir şiirinden parçalara yer vermesinden yola çıkan Ergülen, Latin Amerika’nın şiir ve devrim kokan ikliminden söz ediyor ve bu büyük devrimcinin eylemlerinden, şiirlerinden, şiire olan bağlılığından bir harita çiziyor. Yazıda da sözü ediliyor, Che’nin ilkgençlik yıllarını anlatan bir film var, Motosiklet Günlüğü, Haydar filmden uzun uzun söz etmiş, izleyin demeye getirmiş, ben de özellikle tavsiye edeyim, bir karakterin kendisini nasıl inşa ettiğini gösteren enfes bir yapımdır. Sartre’ın varoluş felsefesi Che’de nasıl ete kemiğe bürünüyor, bunu başlangıç safhası bağlamında aşama aşama filmde görmek mümkün.

Haydar Ergülen’in Arkadaşlık Şiirdir’i hem yer yer bir dönemin arka planını görmek hem de kuşaklararası geçişi izleyebilmek için samimi veriler sunuyor. Bir de ne mi yapıyor? Sizi de aynı konular üzerinde düşünmeye yöneltiyor. Kendi adıma üç beş cümle edeyim: 1990’lardan bu yana, birkaç iyi dost dışında, edebiyat dünyasındaki arkadaşlıklarım hep hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Haydar’ın kitabını okuyunca ona imrendim. Ne çok, ne güzel, ne sağlam arkadaşlıkları olmuş, oluyor. Şiir tarafı ayrı, arkadaşlık tarafı ayrı da düşünülebilir hepsi bir arada da yorumlanabilir.

 

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.