Geçtiğimiz hafta tarihi yarımadanın kıyısında hatta Bekri Mustafa’nın mezarının hemen hizasında diyebileceğimiz bir noktada bir başka “bekri”nin söyleşisi vardı. Fikret Mualla’nın da 20. yüzyıl Bohem Bekri’lerinden biri olduğunu varsayarsak; onun bu “bekri” hali ve fırçasıyla kurduğu yaşamsal deneyimlerini dinlemek üzere sıcak bir yaz öğleden sonrası uzun sürecek bir anma söyleşisi için yola çıkmıştım.
58. ölüm yıldönümünden 1 günce önce 19 Temmuz 2025 Cumartesi günü Fikret Mualla (1903-1967) sevenleri olarak CoBAC Workspace‘te bir araya geldik. Sanat tarihçisi Ahmet Kerim Bekcan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen anma buluşmasına, Mualla’nın en önemli biyografik kitabının yazarı Hıfzı Topuz’un oğlu, sanat danışmanı Kerem Topuz, Mualla hayranı olan ve eserlerini koleksiyonlarına dahil eden girişimci/koleksiyoner Nevzat Aydın ve Köksal Kızılca, Fikret Mualla’nın yurtdışındaki izini süren Art Dealer Duygun Günkut, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nden sanat tarihçisi Mustafa Ergül ve Columbia Üniversitesi doktora öğrencilerinden Recep Can Mert konuşmacı olarak katıldı. Bu buluşmada, Mualla’nın sanat yolculuğunu, eserlerinin gelişim süreçlerini ve hatta Türkiye ile dünyadaki sahte Mualla eserlerinin ilginç hikâyelerini dinleme fırsatı bulduk.
Toplantının açılışında Ahmet Kerim Bekcan, yurtdışındaki eğitim zamanlarında Mualla’nın izini sürdüğü mekânları (yaşadığı yerleri, zaman zaman ağlayıp güldüğü mekanları) büyük bir hayranlıkla ve duygusallıkla konuklarla paylaştı. Salon atmosferinin anlatılanlara eşlik edercesine çok etkileyici olması dinleyicileri adeta o anlara, o mekanlara götürdü.
Özellikle Kerem Topuz’un zihinlerimizde yer edecek kadar akıcı anlatımıyla Mualla’ya dair anlattığı detaylardan büyük keyif aldık. Koleksiyoner Nevzat Aydın, 2015’te başladığı koleksiyonerlik yolculuğunda toplam 70 adet Mualla eserine nasıl ulaştığını mütevazı bir biçimde anlattı. Bir izleyicinin sorduğu dikkat çekici bir soru üzerine ise Nevzat Aydın, Mualla’nın gençlik dönemlerinde yaşadığı yoksulluğun günümüz genç ressamlarında da gözlemlendiğini düşündüğünü, ancak koleksiyonunda henüz genç sanatçılara yer vermediğini belirterek belki de bir özeleştiri verdi ve bu minvalde koleksiyonunda yeniden değerlendirmeler yapmayı düşündüğünü belirtti.
Aynı şekilde heyecanlı ve tutkulu bir koleksiyoner olan Köksal Kızılca’nın, sahte eserlerle yaşadığı deneyimler de dahil olmak üzere birçok konuda aktardığı fikirler, hem eğlenceli hem de düşündürücüydü. Avrupa’da Mualla’nın eserlerinin izini süren art dealer Duygun Günkut’un anlattığı enteresan sanat alım-satım hikâyeleri, almaktan son anda kaçırdığı Mualla eskiz defteri ve kurmayı düşlediği Mualla müze-evi gibi ayrıntılar da oldukça dikkat çekiciydi.
Sanat tarihçisi Mustafa Ergül ise dünyadaki sanat eserleriyle ilgili çarpıcı sanat suçlarına dair örnekler sundu. Görseller ve gazete kupürleriyle desteklediği anlatımı toplantıya ayrı bir renk, bakış kattı. Pek sıkılmayacağımı düşünerek katıldığım bu beş saatlik anma buluşması, Türk resminin benzersiz ismi Fikret Mualla adına yapılmış bu yılın en doyurucu ve keyifli etkinliklerden biriydi. Eminönü’ndeki CoBAC Workspace’te gerçekleşen etkinlik kapsamında, Mualla’nın Kadıköy ve Beyoğlu semtlerinden fotoğraflarının yer aldığı oldukça anlamlı bir sergiyi gezme fırsatı da bulduk. Günün sonunda ise, mekanın terasında özel olarak hazırlanmış bir masa vardı. Bu masada, Mualla’ya yazılmak üzere zarflar, notlar ve duvara asılacak iplerle küçük ama samimi bir yazı deneyimi sunulmuştu. Masadaki objeler de Mualla’nın sevdiklerinden “isterim de isterim” diyerek bahsettiklerinden seçilmişti: Kuru zeytin, Hacı Şakir sabunu, Bursa havlusu, Kuş lokumu, Ezine peyniri, gül yağı, leblebi gibi sembolik nesneler, lezzetler…
Mualla’yı çok daha fazla sevenin olduğunu düşünürsek, bu buluşmaya katılım az sayılabilirdi; ancak bu sıcak cumartesi günü zaman ayırıp gelen bizler, salondan hem mutlu hem de ilham dolu ayrıldık. Geleceğin bir gününde, belki de bu etkinlikteki koleksiyonerler ve diğer Fikret Mualla tutkunları bir araya gelip bir Fikret Mualla Müzesi kuracaklar. Bizler de o müzede yeniden Fikret Mualla sevenler olarak bir arada olacağız.
Bir Cevap Bırakın