adınız ihanet kurşunu ülkeme doğrultulan
aralanan sayfalarda duyulur
dünyanın soluduğu hastalıklı boşluk
hatırlanmaz hangi anıların güldüğü
geceyle gündüzün çelişkisi gibi
bir suçluluk gelip oturur soframıza
çünkü kendi kanını içmektir tarih
arayış çabası bu yol hep isyana çıkar
incinmiş okul çatılarında
dedim bir ülkeyi sevmek
uzun uzun düşünmeye benzer ölümü
ve insan çok denklemli cehenneme
oysa en büyük karma elmada diş iziydi
lanetlenmiş ruhu temize çekme çabası
insan dediğin ölü masallar mezarlığı
düşünüyorum o hâlde yokum
çakalların kapıyı çaldığı yerde üç neşter
üç iki bir, sıfırdan susuş
insan en keskin yol ayrımı
kalbinde her daim hazır bir akbaba bekler
kırık bardak gibi taşınan yüzyıllık kalpler
bu olasılık çağında yine de sınırlarda
sevgilim güzel bir yolculuktur
ağız dolusu türküler
ey, işgalci sestin karanlığa
köy yolu kadar yorgun bu ihanet masalı
susmayı ödev bilmiş çakallar kapıda
toprağın altına sakla kanını
şimdi hatırlandığı yerde eski idamlar
utanmaz küfürdür kırmızı
düşünüyorum o hâlde günahkârım
***
hiç tanısı
uykuyla toplanıp gitti kış
taşındı seslere soğukluğuyla akşam
içinde ağır kızak cızırtısı
çitlerde kardan kuş sergisi
eğilip kendi ayazımı öpüyor soluğum
karanlık kuru gül diplerinden
geçip gittiler ezilenlerin sesinden
oysa yaz çığlıktı yalnızca rüyada duyulan
bıraktım saymayı isadan sonra
ölümden boşluğa eklenen boşlukları
yürüyorum şimdi unutarak hangi sayı olduğumu
sahi bir boşluk kaç ayını alır insanın
dilimde sendelerken her söz
bugünlerde halkın yüzünde
devrik cümle gibi duruyor devlet
dokunsan kanayacak deniz
derin derin kıyım çekiyorum içime sonra hu
durup üç cümlenin ortasında soluklanıyorum
sesinden tanınıyor öpüşünce kalbin atları
sevgilim yarım kalan şeyler kadar
acıtmıyor hiçbir şey canımı
zaman ki kalp kırmakta usta
şimdilerde beni sarışınlığımdan
ülkemi sustuklarından tanı
çünkü her insan kendi hikâyesinin aynası
***
yüzyıllık kaçışlar
akşamlardan eylül kırmızı idam mangası
yitirdi rengini solun hüzünlü ritmi
her başlangıç heyecanını
taşın, altı sekizlik vuruşu
gizli bir pusula gibi karıştı takvimlere
bana kanı ve yenilgileri kalbim öğretti
gerek kalmadı devletinize
susmak neyi başlatır oysa bir cinayetten başka
anımsamak nerede başlar
bu yüzdendir balkondan vurmaları kuşları
bu yüzdendir anımsadıkça katil olunması
coğrafya derslerinde adınız biliniyor
şimdi kim kime topraklarda
adınızın geçtiği boşlukta
kendini hatırlatıyor yüzyıllık kaçışlar
yoruldum zehrini sağmaktan dünyanın
bir sıcaklık nasıl konuşur, tut ellerimi
aşkı ve gitmeleri öğreten kalp
her ayrılık ardında bıraktığı cesetten tanıdı birbirini
boşa atışınıza sağlık boşluğunuza
geldiniz
döndü tüm mevsimler yasa
kuş bitmez oldu çitlerde
aynı çılgınlıkta küstü renkler
geldiniz kıyasıya
aç kaldı martılar
geldiniz karardı dünya
usulca yürüdü sırlar açıklara
kıyıya vurdu nefesler
geldiniz geceyi giyinen adem gibi
yaşamak karantinada umuttu biraz da
yeraltı istasyonlarında belki de ölüm
geldiniz hataya yer yok ülkesinin ruhsuzları
hataya yer yok ülkesinin hataları
siz hangi gezegendendiniz
karanlık izbelerde tuzaklarınızda
kaç adımdır insanlık
tik tak tak tik taka tak tik
geldiniz sabır sınırda
_____
NOT
Erkan Karakiraz’ın editörlüğünü yapıp seçtiği eserler, kendisinin eleştirel yorumları eşliğinde, ELEŞTİREL KÜLTÜR internet sitesinin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Daha önce matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış ÖYKÜ ve ŞİİRlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.