Sırf bu, başlıktaki veciz cümleyi okumak, sonra tekrar okumak için size bir roman tavsiye edebilirim. Türk romancılığının afacan yazarı M. Altar Kaplan, zoru deneyen bir üslupla yazılmış ama okuru tarafından sular seller gibi okunacak görünen son romanıyla tekrar karşımızda… İki Nehir Arası başlıklı romanı II.Dünya Savaşında Rusya bozgununa uğrayan Alman Ordusunu anlatıyor; daha fazlasını aktarıyor....
Son Yazılar:
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Sivil İtaatsizlik Bilinci Üzerine
Temür Köran’dan Sezgiler ve İzler Sergisi
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Yazar: Mahmut Şenol
Onu hiç beklemiyorlardı!
Klasik Rus ressamları, nedense, eğer siz bilhassa peşlerine düşmemişseniz pek ortada görünmezler. Müzelere gidip tek tek ziyaret etmelisiniz, yoksa bir tesadüf haricinde ortaya çıkmayacaklardır. Niye böyledir sorusunun karşısına Batı’nın Kültürel Hegemonyası gibi bir kült yanıt hemencecik dikiliyor; biz, şimdi onunla uğraşamayız. Ağır mesele! Bu yazıda Rus resminin hârikalarını ¨al gözüm seyreyle¨ demesi varken, zikredilen sualin...
Ölmüş Roman Kahramanı Arkasından Konuşulmaz
Truva Savaşına İthaka Kralı Odysseus’un zoraki katıldığını biliyoruz. Onu savaşa çağırmaya gelen diğer Yunan krallarına, deli numarası yapıp kendisini azletmelerini dahi tasarlamıştı zeki ve kurnaz Odysseus. Ama ya bütün bunlar gerçek değildiyse! Odysseus yoksa ayak direyerek gidiyormuş gibi davrandığı bu savaşı karısından kaçmak, uzaklaşmak için sonradan bir fırsat mı saymıştı? Homerik kahramanımız Odysseus için soruyu...
İlhan Beyin Azmi’si
Eskiden gazeteler yılbaşında kahkahası mürekkebinde kurumamış taze fıkralar peşine düşerdi. Şimdiki gazetelerin buna pek umur ettiğini sanmam. Ekdergi bir gazete değilse de eksiği nedir, fazlası vardır; haberse haber, yazıysa yazı! Ben kendiliğimden kendime iş çıkartıp bu yılbaşına bir şey yazayım istedim, lakin gel gör ki, yazayım diye aklıma gelenlerden ben de pek memnun kalmadım; aldı...
Kara’nın Mağdurları ve Deniz’in Şanslıları
Bizde okur, sempatizan değil parti üyesi bir Nazi olan, savaştan ise sıradan bir oyun ve oyuncak gibi doğallıkla söz eden Alman düşünür Carl Schmitt’le yeni yeni tanışıyor. Dost Kitabevinin 2000 yılında cesur ve çok yerinde bir girişimle Türkçeye çevirip bastığı ¨Siyasi İlahiyat¨ başlıklı eseri, Schmitt’i bizlere tanıttı. Evvela Türk akademiyasında kaynak kitap oldu, derken ardından...
Boğanın ve Arabın İntikamı…
Mihran Boyacıyan, 1912’de Shakespeare’nin eseri Othello’yu Türkçeye çevirdi. Sahnelenen bu oyunun başlığı pek hoştur: ¨Arabın İntikamı¨ Ne vakit İstanbul’un Kadıköyü’ndeki Altıyol mevkiinden geçsem, orada, Belediyenin res’en kararıyla ikâmete memur edilmiş Boğa’yı Shakespeare’in karakteri Venedikli Arap Othello’ya benzetirim; biri siyahî ötekisi bronz karalığındadır. Sanki Othello gibi Boğa da bir gün kurgulandığı yerden hayatın içine karışacak ve...
Kaybolan Eşyanın Peşinde*
Dün güneş gözlüğümü kaybettim. Yoksa bir gün evveli miydi; hatırlayamıyorum. Zaten nasıl kaybettiğimi, nerede yitirdiğimi de hiç hatırlayamıyorum; beni çileden çıkaran tam da bu! Dün kaybettiğim gözlük, sadece güneşe karşı duyarlı bir mercek değil, aynı zamanda numaralı bir reçeteye aittir; cüzdan yakan cinsten bir şeydi. Hakiki olmayan deri taklidi bir muhafaza içinde saklıyor, gündelik kullandığım...
Edebiyata Dair ¨Havadan Sudan¨ Sohbetler
Yaz gelince sanki Okur’un hâletiruhiyesi değişiyor zannedersiniz. Bütün yayınevleri ¨yaz okumaları¨ için kitap listeleri hazırlar ve siz sanırsınız ki, bütün kış okumak fırsatını bulamayan bu insanlar bir anda vitrinlere, raflara hücum edecek çantaları doldurmakla yetinmeyip koltuk altlarına sıkıştırdıkları kitapların sayfalarını daha kaldırıma adım atar atmaz yalayıp yutarak ne yazılmışsa hepsini hatmedecektir. Heyhat! Boşa yanılgı… Eski...
Muhteşem Bir Romanın Okuma Keyfi Nasıl Bozulur?
Benim ettiğimi, siz sakın yapmayın; e mi! Hârika bir roman okuyorsunuz, diyelim ki, keyiften keyfe sürüklenmektesiniz; oh ne âla… Roman sizi her yanınızdan kuşatmış, hani hep söylendiği gibi, ¨elinizden bırakamıyorsunuz! ¨ Okuduğunuzun filmi çekilmiş mi diye merak ettiniz; olur a! Sakın merak etmeyin, kitap bitsin sonra meraka düşersiniz; her şey sırayla olmalı. Hazır eliniz altında...
Kasımveresiye’dir; Kasımda Ödenecektir
Türk edebiyatında II. Dünya Savaşı dönemine ait romanların sayıca azlığından ara sıra söz edilir. Kurgulanmış metinlerin çoğu, ülkenin son dakikada Almanya’ya ve müttefiki Japonya’ya savaş ilan edişi dikkate alınmazsa, aslında teyakkuzda kalıp savaşa girmemiş olması nedeniyle cephelere ait değil, tümüyle toplumsal sorunlara yöneliktir. Dönemin Milli Şef’i İsmet Paşa’nın ¨Hudutlarımızda her taşın altına bir asker koyduk¨ sözünü...