20. yüzyıl başlarında Sovyetler’de ortaya çıkan, “sanat hayatın içine” sloganıyla her çeşit günlük nesnenin tasarlanabilmesine yol açan bir akım olan konstrüktivizm, kendini ilk olarak mimaride göstermiştir. Sanatı gündelik hayatla birleştirme gayesi taşıyan konstrüktivizmde zaman ve mekan kavramları ön plana çıkartılmış, yapılarda işlevselliğe önem verilmiş, strüktürel öğeler estetik açıdan bir ifade aracı olarak kullanılmıştır. Heykelde ise...
Son Yazılar:
Kusurlu Harede Kusursuz Sörf (Şiir)
geri sar. (şiir)
ÖZGÜL AĞIRLIK (ŞİİR)
DAVID CRONENBERG’İN YENİ FİLMİ KEFENLER
Kamboçya Tapınak Şehirleri: Angkor Wat ve Preah Vihear
DESTAN VE ŞİİRLERE TUTKUN BİR SANATÇI: M. LATİF SAĞLAM
Fırça ve boya kullanmayan ressam: Ahad Saadi
YOKLUĞUN SANCISI (ŞİİR)
ESKİ BİR KALP AĞRISI İÇİN (ŞİİR)
1218. Sokak (Şiir)
MODERNİZMİN ÇÖKÜŞÜ: POSTMODERNİZM
G-art Galeri’den Yeni Sergi: Everybody Knows-Herkes Biliyor…
Pandemide evde kal(a)mayanların güncesi: Sonbaharda Ölmek
METAMODERN SANAT
Sinema Tarihinde Köşe Taşı: Alain Resnais
İKİ KİMLİK ARASINDA: BİR ÖĞRETMEN-YAZARIN HİKÂYESİ
ESSAOUİRA DÜNYAYA TANITILIYOR
Apollon ve Dionisos Arasında: Sandrine Prévot
Mavi Bir Gece
Kategori: Art-izan
Kader Genç: Kağıt Üzerine…
Hepimizin kendini rahat, kaygısız ve samimi ifade edebildiği bir alanı, özgürce oynayabildiği bir arka bahçesi vardır. Kendisini resimle ifade etmeyi keşfettiğinden beri çizerek not almaya alışık olan Kader Genç bu sergisinde, sadece kendisi davet ettiğinde, paylaşmak istediğinde görülebilen kâğıttan arka bahçesini izleyiciye açıyor. Ortaya koyduğu işler hem plastik hem içerik anlamında ressamın bütün sıkıntılarını, denemelerini,...
MEHMET YILMAZ’IN YAPITLARINDA İMGE, KİMLİK ve DİL SORUNSALI
Mehmet Yılmaz’ın sanatı, özyaşamöyküsünün dinamizminden esin alarak, içinden geçtiğimiz zamanın sorunu haline gelmiş imge, kimlik, mekân ve dil sorunlarına odaklanmış; bunların nasıl bir mecrada hayat bulacağı arayışıyla biçimlenmiştir. Dil ve yapıtın bileşenlerine ilişkin sorular sorarak tartışması ve yeni ilişkilere evrilmesine olanak tanıması, Yılmaz’ın adeta karakteristik bir bakışı gibi durmaktadır. Dolayısıyla da radikal bir değişimi kaçınılmaz...
Resimde ve Sinemada “Femme Fatale” İmgeler
En başından Havva’dan hatta Lilith’ten bu yana kadınlar “iyi” ve “kötü” olarak ayrılmıştır, yani “kötü” aslında kadının doğası fakat dayatılan rolü yerine getiren “Bakire Meryem”in yolundan giden kadın “iyi” olabilirdi. İlk kadın Lilith, Adem’e itaatsizliğinden dolayı cezalandırılır. Tarihte itaatsizlik olarak geçen olay ise şudur; Tanrı’nın yarattığı ve Adem’den yaratılmayan Lilith, Adem’le eşit olduğunu savunur ve...
GEORGE GROSZ: SAHTE BAĞLILIK-SAHTE TANIKLIK
Sanat kariyerine 1910’lu yıllarda doğduğu yer olan Berlin’de başlayan George Grosz (Georg Gross, 1893-1959), 1916’da ülkedeki siyasal ayaklanmalara katılmış, Eylül 1918’de Alman Komünist Partisi’ne üye olmuştur. Grosz, sola yönelik yayınlarıyla bilinen Malik Yayınevi’nin sahibi Wieland Herzfelde (1896-1988) ile 1915 yılında, Alman ressam Ludwig Meidner’in (1884-1966) atölyesinde tanışmış (Aisenberg, 1998: 78), o sıralarda ülkede yaygın olan...
Elif Varol Ergen -Tekinsiz Kırmızı
“…Karabasanlarımda kırmızı egemen. Kırmızı tutkunun, neşenin rengi. Kırmızı içsel yolculukların rengi, insanın gizli doğasının, bilinçsizliğin girinti ve çıkıntılarının rengi. Her şeyden çok kırmızı öfkenin ve şiddetin rengi…” Kathy Acker, “Annem : İçimdeki Şeytan” “ıncognito”, gizlenen kimlik anlamına geliyor. Hemen her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında gördüğümüz şiddet ve cinsel istismar mağduru küçük çocukların isimlerini gizleme meselesine...
Kabuklar, Cepheler ve Parıltılar
Sanatta bir heyûla dolanıyor – yanılgı heyûlası.i İnancımızın sarsılması veya sömürülmesi korkunç bir durumdur. Örneğin bir süre önce durmuş kalbi yeniden atmaya başlayarak morgda uyanan bir insandan korkmamızın nedeni, metal masada yatan kişinin ölümü o defalık yendiği gerçeğinin getireceği büyük şaşkınlıktan çok, bunun bizim bir sistem dâhilinde inandığımız düşünceyi yıkması ve bundan sonra artık o...
Parçalanmış Bilinç Manzaraları – JEREMY PROFIT
“Jeremy Profit sonraki anı yakalıyor, yıkımın ve yok oluşun ardından, insanın hayata tutunduğu fırtına sonrası sessizlik anı bu an. Bir virtüözün elinden çıkma, aşırı özenli çizimler çürümekte olan bir dünyayı resmediyor. Ölüm ve afetlerle dolu bu dünyada intihar edenler, ev kadınları ve iş adamlarıyla birlikte duyarsız bir şekilde omuz omuza yürüyorlar. Öyle bir dünya ki...
Stéphane Blanquet – Cenaze Kıtırı
Mutlak bir ölüm, ancak ölümün zevkine varanlar için mevcuttur.” Antonin Artaud, “L’Ombilic des limbes” Gündelik dilde “cenaze kıtırı” tabiri, ölülerin tabuta konulması ve mezarlığa taşınması işini üstlenen cenaze görevlileri için kullanılır. Bu ifade, eskiden ölen kişinin gerçekten bu hayattan göçüp gittiğini teyit etmek için ayak başparmağının bükülerek çıtlatılması efsanesinden kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca bu sözün kökeninin,...
Kıyamet Alameti: SUEHIRO MARUO
İnsan ruhunun zifiri karanlığına daldırdığı fırçasıyla Suehiro Maruo, cüretkar ve ahlaksızca yücelttiği resimlerinde, asıl korkmamız gereken canavarların kendimiz olduğu gerçeğine işaret ediyor. Göğsünde pençeler, feri kaçmış gözlerin sessiz çığlığı ve kanlı bandajlara sarılı canlı bir cenaze. Gizli bir saldırgan karşısında dehşete düşmüş zavallı bir kadının korkuyla donup kalmış yüzü. Akbabaların ölüm dansı yaptığı yıldırımlarla dolu...