Sol tarafımda oturuyordu.
“Şarap içerim normalde
Ama neyse rakı alayım ben de.”
Dedi.
Bir ödül töreni sonrası,
Kutlama yemeğindeydik
Hep beraber.
Servis başlamıştı.
“Yemek yemek en büyük zevkimdir,
Yapmayı da çok severim.
Çok güzel tatlılar, mezeler,
Salatalar yaparım.
Sen neler yapıyorsun,
Görünmüyorsun hiç ortalıkta?”
Dedi.
Çatalına dizdiklerini
İştahla çekerken dişleriyle,
“Gerçi ne haltlar karıştırdığını
Şiirlerinden öğreniyoruz.
Şuraya gittim,
Bunu
Yaptım…”
Gülüştük.
“Doğrudur.”
Dedim.
Çiğnediklerini yuttu,
Sildi dudaklarını diliyle,
“Bir bir anlatıyorsun
Hikâye gibi,”
Dedi,
“Şöyle şiir gibi
Yazsana biraz.”
İçki servisini ben yapıyordum,
Tabağının yanına
Koydum
Kadehini.
“Duygunun ve düşüncenin
Sınırsız ifade yeteneği var şiirde.
Daraltmış olmuyor musun kendini,
Genişlerken aslında
Anlatım biçiminle.”
Dedi.
En son
Kendi kadehimi doldurdum
Sağ yanımdaki diğer şair
Hanımefendininkinden sonra.
“Bazen,”
Dedim,
“Bir anın uzatımından,
Bir durumun ya da olayın
Bir kesitinin doğasından
Varılabilecek
Bütün ve güçlü bir anlamın duygusunu;
Düş dalgalarının iniş çıkışlı
Çağrışımlarının acelesi eliyle
Zayıflatabilirsin
Dağıldığın imajlarla.
Zamanın
Şiirin gerçekliğinde akmaya başlaması
Nasıl
Öyküye öykünmezse hemen,
İmajlar sıralamalarıyla
Donduruluyor olması da
‘Şiir Gibi’
Yazmaktır
Her şeyden önce
Zaten.”
“Gerçeklikten
Bir yoğunlaşmayı süzebilmek için
Sıkıştırılmış satırlara,
Zamansızlaşmak
Değil midir şiiri
Türü yapan da
Profesör?”
“Üslup meselesi.”
Dedim.
“İçinden seçebilecekleri konularını
Yaşamaya cesaret yetirirken,
Biriktiklerini
En iyi anlatabilecekleri
Biçimlerini uygulayabilmelerinde ve
Kendi yalınlıklarına doğru
Gelişebilmelerindedir
Zamandan sonrası
Şairlerin.
Sen,
Şifrelerini kodlarken
Şiirsel terk ediş ve atlamalarınla
Sende kalanların mesela;
Ben,
Gerçekleşebiliyor olmalarına
İnanmanın özlendiği
Sahnelere sızarak
Uyandırmaya çalışırım
Aidiyetini kimi okuyucunun
Bahsettiğin şiirlerimde
Benimkilerle.
Fark budur
İlla bir kıyaslama
Yapılacaksa.”
Sıcaklar da gelirken
İyice keyiflenmişti.
“Kıyaslamıyoruz canım
Birbirimizi,
Konuşuyoruz
Sadece.”
Dedi.
“Şerefe o zaman hocam.”
Dedim.
Gerçek profesör ben
Değildim.
“Neyin şerefine
Olsun?”
Dedi.
“Bu akşam,”
Dedim,
“Burada ne haltlar
Karıştırdığımızı,
Yakında herkesin
Öğrenecek olmalarının
Hikâyesinin.”
Öyle tanıştık,
Başarılı
Şair ve yazarımızla
O beyaz örtülü
Masasında
Kınalı’nın.
Bir Cevap Bırakın