Denizkızı çağırdı mı, gitmemek hiç olmaz! Sonra gücenir ve kalbi bir kırılır ki, denizkızı bunu asla unutmaz. Bazıları da çok kindardır, intikam ateşiyle tutuşup tavada istavrit gibi çıtır çıtır kavrularak, denizin serin sularında yanar. O yüzden, elde edemedikleri gemicilerin teknelerini batırana kadar dümen suyundan ayrılmazlar… Denizkızının çağrısını ancak deli divane olmuş denizciler duyar; salt onlar...
Son Yazılar:
G-art Galeri’den Yeni Sergi: Everybody Knows-Herkes Biliyor…
Pandemide evde kal(a)mayanların güncesi: Sonbaharda Ölmek
METAMODERN SANAT
Sinema Tarihinde Köşe Taşı: Alain Resnais
İKİ KİMLİK ARASINDA: BİR ÖĞRETMEN-YAZARIN HİKÂYESİ
ESSAOUİRA DÜNYAYA TANITILIYOR
Apollon ve Dionisos Arasında: Sandrine Prévot
Mavi Bir Gece
Özdemir İnce’ye Dil, Kimlik ve Edebiyat Üzerine Bir Cevap: Şiirin Uyruğu Olur mu?
Istanbul Concept Studio’dan Yeni Sergi: “İyi Yolculuklar | Have a Nice Trip”
ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF: HALKIN GÖNLÜNDE BİR DAĞ GİBİ
ARTCONTACT İSTANBUL 2025
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: Filiz Kallenci-“ESSE”
İRAN’DAN BİR FOTOĞRAF SANATÇISI: ALİ DAGHİGH
İlhan Koman: Akdeniz’e Doğru sergisi
Sait Faik’in adasında bir Hollandalı: Koenraad Marinus Van Lier
Çekirdek kabuğu
Ahşaptan Dijitale: “Mektup Selam Söyle…”
Yunus Emre’de Sevgi veya Dostluğun Meta-Ekonomipolitiği
Yazar: Mahmut Şenol
İzlanda’dan Bir Kız Gelir Bizlere…
Denizle şaka olmaz! Şakalaşmak için iskeleden uzak durup başka birini aramaya heveslisine, işte bu yüzden, kara iklimine düşkün adam denir. Denizle al takke ver külâh yapmayı sevmeyenler için suyun dibi kumlu bir çukurdur. Onlara bakılırsa sam yelinden uzak durulmalı, lodosta soba yakılmamalı, denizden her çıkan yenmemeli, nihayetinde derya koca bir ummân olduğuna göre herhalde kirlenmeyeceğinden...
David Hume: “Müntehirin Cenaze Namazı¨ meselesi
Öyleyse hayatından bir sebeple bıkmış, acı ve sefaletini sürdürmek gücü kalmamış, o kadar ki ¨ölüm korkusunu cesaretle yenmiş, bu acımasız dekordan firar eden o adamı¨ suçlamak haksızlıktır. O evrenin ulu düzenini bozmuyor, belki de buna yardımcı dahi oluyordur. İntiharın insana ait en karmaşık ruh hâli olduğu apaçıktır. Kim bilir müntehirin gönlünde ne fırtınalar kopmuştur, hangi...
Burjuva Kamusu Salonlarda Başlar
Ortaçağın ve Barok dönemin şölenleri, kamusallıktan ciddi anlamda uzaktır. Halk-avam tabakası dışarıda tutulur, onlar kendi aralarında eşek şakaları yapar, asiller enfiye çekip onları uzaktan seyreder. J.Habermas‘dan okursak, zamanla, ¨Turnuvalar, dans ve tiyatro kamusal alanlardan parklara, caddelerden sarayların salonlarına çekilir.¨ Henüz monarkla ve asilzadeyle yüzleşmemiş burjuva ise eğlencesini, sosyal davetlerle kendi evinde yapar. Halk ve monark...