Denizkızı çağırdı mı, gitmemek hiç olmaz! Sonra gücenir ve kalbi bir kırılır ki, denizkızı bunu asla unutmaz. Bazıları da çok kindardır, intikam ateşiyle tutuşup tavada istavrit gibi çıtır çıtır kavrularak, denizin serin sularında yanar. O yüzden, elde edemedikleri gemicilerin teknelerini batırana kadar dümen suyundan ayrılmazlar… Denizkızının çağrısını ancak deli divane olmuş denizciler duyar; salt onlar...
Son Yazılar:
007 JAMES BOND YAKALANDI!
Ankara Film Festivali’nde ulusal yarışmalara başvurular başladı
Geleneğin Trajedisi, Kapitalizmin Kısa Öyküsü: Karanfilsiz
Biz eskiden, İzmirFuar’da DagaDa da Raks ettik sevgili Nisyan!
ÖDÜL TÖRENLERİNE KATILMAYAN EN İYİ KADIN ve ERKEK OYUNCULAR FİLMİ
Çok mu karışık, Metamodernizm nasıl anlatılır?
AŞK HERŞEYİ EŞİTLER
boş vestiyer (şiir)
İRONİK YAPI ÜZERİNE
John Ruskin’in Eseri: Modern Düşünce ve Yaşama Etkisi – I
BİR YOLCULUĞUN GÖLGESİNDE: UZAKTA BÜYÜYEN ÇOCUK (ÖYKÜ)
Teşbih Çekerken Düşündüklerim (Şiir)
2. Yalçın Gökçebağ Resim Yarışması Başladı!
kiraz ağaçları (şiir)
11. GİO Ödülleri İçin Başvurular Açıldı!
AKM’DE YENİ SERGİ: KAOTİK KENTİN GÖLGESİNDE MANZARA
Defneli, Leylalı (Şiir)
Kalbim Sarsılır Ülke Olursun (Şiir)
Denizlere giden yılan (Şiir)
Yazar: Mahmut Şenol
İzlanda’dan Bir Kız Gelir Bizlere…
Denizle şaka olmaz! Şakalaşmak için iskeleden uzak durup başka birini aramaya heveslisine, işte bu yüzden, kara iklimine düşkün adam denir. Denizle al takke ver külâh yapmayı sevmeyenler için suyun dibi kumlu bir çukurdur. Onlara bakılırsa sam yelinden uzak durulmalı, lodosta soba yakılmamalı, denizden her çıkan yenmemeli, nihayetinde derya koca bir ummân olduğuna göre herhalde kirlenmeyeceğinden...
David Hume: “Müntehirin Cenaze Namazı¨ meselesi
Öyleyse hayatından bir sebeple bıkmış, acı ve sefaletini sürdürmek gücü kalmamış, o kadar ki ¨ölüm korkusunu cesaretle yenmiş, bu acımasız dekordan firar eden o adamı¨ suçlamak haksızlıktır. O evrenin ulu düzenini bozmuyor, belki de buna yardımcı dahi oluyordur. İntiharın insana ait en karmaşık ruh hâli olduğu apaçıktır. Kim bilir müntehirin gönlünde ne fırtınalar kopmuştur, hangi...
Burjuva Kamusu Salonlarda Başlar
Ortaçağın ve Barok dönemin şölenleri, kamusallıktan ciddi anlamda uzaktır. Halk-avam tabakası dışarıda tutulur, onlar kendi aralarında eşek şakaları yapar, asiller enfiye çekip onları uzaktan seyreder. J.Habermas‘dan okursak, zamanla, ¨Turnuvalar, dans ve tiyatro kamusal alanlardan parklara, caddelerden sarayların salonlarına çekilir.¨ Henüz monarkla ve asilzadeyle yüzleşmemiş burjuva ise eğlencesini, sosyal davetlerle kendi evinde yapar. Halk ve monark...