BİR DAĞI YANILTMAK
İnsanın öznesi yalnızlığıdır
Ne giyerse üstüne onunla zenginleşir
Güler insan çoğalır
Susar insan serinletir
Gider insan, özlemi kabusa döndürür
Bir dağı bile yanıltır insan
Dağ insanın aymazlığıdır
***
AİT OLMAK
Aitim, sana mı peki, bunun yanıtı zor
O yanıta aitim belki
Alkol ve gözyaşı iyidir, aşktan söz etmedim daha
Bir yokluğun var bilmezsin, hani bana şiirler yazdıran
Evet, o yokluğa aitim aslolan bu
Küfre aitim bir de, beni kıymetsiz kılan her şeye sövüyorum
Kötü sözlere aitim, bu beni rahatlatıyor, savruk ve serseriyim
Ağaçlara ait olduğumu bütün dallar biliyor
Bütün trafik lambaları yeşile aitsin diye fısıldıyor bana
Yeryüzüne ne kadar aitim bilmiyorum, sığ ve akılsızım
Yolum fırtınaya çıkıyor serin bir gece yarısında
Şimşeklere aitim diye düşünüyorum, ama kendine gel diyor Poseidon’un homurtusu bu
Pısıyor ve kulübeme çekiliyorum, şu gerçek ve ait olduğum tek yere
Bal kovanlarına ait olmak isterdim bir de
Bisiklet pedallarına deli rüzgârda
Dalgalara, yıldızlara ve savruk dizelere
Evet, ait olduğum onca şey
Yokluğunun sağlaması belki de
Kendime ait olsam
Bir kedi daha beslerdim, yeminle
***
YENİLGİN KAÇINILMAZ
Bir orman çalı çırpı irisidir yalnızca
Bir insan çözülmüşü biriktirdiklerinin
Issız bir yolda, benzersiz bir tarifte, bir kavgada örneğin
Yalnızlığın yankısı vardır, çarpar ve siler sözcüklerini
Yenilgin kaçınılmaz
Ne diyeceksen bir anda, bir nefeste bu yüzden
Sevgiye, öfkeye, kine ve yılgınlığa örneğin
Kayıplar manzumesi belki, elimin ayasında biriken
Susan bir kalabalık olursun tarihin yok hükmünde
Yenilgin kaçınılmaz
Bir orman çalı çırpı irisidir bu yüzden
Ellerin ve bakışların çekilir, gün bitimi eşliğinde
Yolların, tüm yolların tek kişilik olduğunu anlarsın
Yenilgin kaçınılmaz
Bir orman düşü olarak kalsın çalı çırpı irisi olmak
Hazin bir akşam sofrasıdır, çatal bıçak sesleri ölüme methiye
Yalnızlık korkunç bir çığlıktır, bütün ormanları tutuşturur
Aksin suda boğulur, gölgen gider kaybolur yamaçta
İzin çoktan silinmiştir, adın son kez yinelenir ve yurdun
Her atlasta bir yama
Ufkun dağılır, aklın karışır, akşam ermez sabaha
Ölüm sonsuz bir tırmanıştır; bu işte bir hayatiyet var!
Çalı çırpıya katılırsın sesinle, gövdenle, sözcüklerinle
Tüm güzellikleri kahreden o başlangıçlardan biri belki
Susarsın, titreyen bakışlarla uzamsız bir Kerbela
Bitersen yinelenir bu daha, bu bir daha
Yinele son cümleyi, unut ormanı ve susarmış gibi fısılda
Yenilgin kaçınılmaz
_____
ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU
Ahmet Önel, ‘Bir Dağı Yanıltmak’, ‘Ait Olmak’ ve ‘Yenilgin Kaçınılmaz’ başlıklarını verdiği şiirlerinde, birbirini doğrulayıp tamamlayan, bir bütünün ayrıntılarda farklı, fakat temelde birbirine teğet geçen benzerlikte parçalarını bir araya getiriyor. Deneyimle bilenmiş, elinde biriken verileri bilgece -hatta dervişane- ve başkaldıran bir ölçekte oranlayarak ölçüp tartan bir özne söz alıyor her üç şiirde de. Bu söz alışta, dipten gelen bir alçakgönüllülük de var, feleğin çemberinden geçmişliğin, muhatabını yüreklendirme gayesi de, direnç göstermeye çağıran savaşçı bir ruh da.
‘Bir Dağı Yanıltmak’ta ‘İnsanın öznesi yalnızlığıdır/ Ne giyerse üstüne onunla zenginleşir’ diyen şair, damıtılmış bir dile varmanın kıyısından sesleniyor; ‘Oldum!’ demeden ‘olmaya’ bitişiyor. Ön denetimden geçirilmiş, dokuz düşünülüp bir söylenmiş bir dilin peşinde.
‘Ait Olmak’ta aidiyet duygusunu sorgulamaya girişip bir şair özne olarak dizelere sızıyor; ait olduğunu düşündüğü yer yer rastlantısallık içeren ögelerin bir listesini çıkarıyor ve ‘Şimşeklere aitim diye düşünüyorum, ama kendine gel diyor Poseidon’un homurtusu bu/ Pısıyor ve kulübeme çekiliyorum, şu gerçek ve ait olduğum tek yere’ diyerek bireyin hayatta kalma güdüsünün ne denli güçlü olduğunu açık ediyor.
‘Yenilgin Kaçınılmaz’ ise bu üç şiir arasında yaşamın belirsizliklerine en yakından bakanı. Tedirginlik, şüphe ve coşkuyla kucaklanan tüm geçmiş deneyimleri taşıyan kara trenin varacağı nihai istasyona odaklanıyor. Birbiriyle örtüşen ögelerin sahih sesinde, hem kayboluşa yol alan bir varoluş sancısı hem de kendini eksik/fazla anlamlandırıp evrendeki yerini bulmaya yaklaşan, sunduğu etik dayanaklarla bir iyileşme hâli mevcut. Şiirde, o içeriden dışarıya taşan yaranın ve/veya tedavinin en yakınında dikilen dizeler belki de şu dizeler: ‘Bir orman düşü olarak kalsın çalı çırpı irisi olmak/ Hazin bir akşam sofrasıdır, çatal bıçak sesleri ölüme methiye’.