Ben bu değilim
İki kaş arasında esirdir kıyılmış kalbim
İki dudak arasında ezilir biterim
İncecik ipek mendillere sarılır yüreğim
Zor zamanlarda yakar kendimi veririm
Dostun suskun süren kavgasına
Sokaklarından geçmişim
Dağlarından
Şehirlerinden geçmişim
Denizlerinden
Ayrılık şerbetini içmişim
Emek vermişim
Tezgâhtan geçmişim
Ben bu değilim
Zalim bir kıştı kışlada zaman alçalmıştı
Ama yaşadıklarımız unutulmamıştı
Oysa bütün olayları anlatmamıştı
Bir ölü nefes gelip boğazına takılmıştı
Tankları yavaş yavaş pas tutmuştu
Kim gördü ki ateşin söndüğünü
Kim getirdi nehrin sularına bu kızıllığı
Kim bildi yaşanan bunca haksızlığı
Ben bu değilim
Bir yangını başlatır her yeni gün
Bir filizkıran fırtınasına döner ömrün
Bu fırtına ne zamandır var Mardin’de
Çoktan talan etmiş ömürleri
Çoktan ölmüş gece seferleri
Çekilmiş yaşam yükü
Çünkü boşaltılmış mavi suyun düşü
Çatısız şehrin semaları bomboş yine
Bir filozof kalmış geride
Ah neredesin efkârlı günlerim nerede
İşte geldim eski yıkık meyhaneme
Ah anılarımdaki üç dost meclisine
Terk edilmiş tozlu şarap mahzenine
Üç kadeh kırmızı Mardin şarabı doldurdum kadehlere
Şerefine kaldırdık kadehleri önce kendimize
Sonra yaşadığımız günlere
Söyleyin bakalım be şu şarkımız neydi
Neden bu filizkıran fırtınası hâlâ Mardin’de
Bak yüzüyor yüreğimiz hâlâ hüzün denizinde
Ben bu kadar filozof değilim
Büyük ihtimal yarın buradan gideceğim
Bir anıyı bitirip bir anı getireceğim
Böyle düşünüp insan kendine acıyıp ağlamaz mı diyeceğim
Ben Mardin’de ölü bir zamanım
Bir güzel attır hayat durmaz dörtnala gider
Gittikçe güzelleşir geçilen yerler
Güneşi sürüklüyorum gümüş rengi dağlarından
Dağların yüzünü nehir sularıyla yıkadım
Yalnız bir göl kenarı buldum oturdum
Yaşamadığım hayatı istedim
Ne yapsam nereye gitsem duramıyordum
Yalnızlığımla hiç olup kalamıyordum
Düşlerim dağlara asılı kaldı
Mardin şehirler taşra bozkır geride kaldı
O kadar hızlı geçiyorlar ki aklımdan
Bir an şüphe ettim ölümü tanıdığımdan
Ben filozof değilim
Ben bu değilim…
Bir Cevap Bırakın