Çünkü Hologram Et’in elinden yalnızlığı bile alınmıştır. Yalnızlık, dijital ekranların parlak ışıkları altında varlığa dönüşen bir performans haline gelmiştir.
Bu çağın insanı, “Hologram Et”, transparan ama aşılmaz duvarların içinde sıkışıp kalmıştır. Teknolojinin damarlarına işlediği, elektriğin hayatın ritmi haline geldiği bir yüzyılda, bireyler giderek robotik makinelere dönüşmektedir. Endüstri çağı geride kalmış, sanayinin sağladığı fiziksel rahatlık yerini dijital yorgunluğa bırakmıştır. 21. yüzyıl insanı, yani Hologram Etler, bu yeni çağın paradoksları içinde kaybolmuş, meşguliyetin sınırlarında varlık mücadelesi vermektedir. Gerçeklik ile dijital simülasyon arasındaki sınır bulanıklaşmıştır. Baudrillard’ın bahsettiği gerçeğin sahteliği veya simülasyonu burada yalnızca bir kurgu değil, bireyin bizzat varlığının temelini oluşturan bir unsura dönüşmüştür. Hologram Etler, sahte bir gerçekliğin içinde kaybolmak yerine, gerçeğin sahtesini üreten bir varlığa dönüşmüştür. Fiziksel dünya ile ilişkisi gittikçe zayıflamakta, bedeniyle temasını kaybetmektedir.
Kendi tenine dokunamaz ama bir dokunuşu arzulayabilir; toprağı hissedemez ama onun var olduğunu bilir. Duyularıyla değil, ekranın sunduğu imajlarla dünyayı kavramaktadır. Tüm varlık bilinci, ekranlarda görünür olduğu kadar var olma üzerine kurulmuştur. Dijital avatarları, onların fiziksel benliklerinden daha “gerçek” hale gelmiştir. Bu durum bireyin nesnelere sahip oldukça onların da bireye sahip olduğu bir varlık biçimine soktu. Hologram Et, dışsal tatminler peşinde koşarken içsel benliğinde derin bir çoraklık yaşamaktadır. Bireyin ruhu artık tek bir bütünden değil, milyonlarca dijital parçacığın kırık yansımalarından oluşmaktadır. Kendi kimliğini kaybettikçe, onu ekranda yeniden inşa etme çabası içine girer. Fakat bu yeniden inşa süreci, bireyi giderek daha fazla görünmeye, daha fazla dikkat çekmeye zorlamaktadır. Varlık artık bir iç hakikat değil, bir izlenme oranıdır.
Sartre’ın varoluş problematiği burada artık bir anlam ifade etmez. Camus ’nün yalnızlığını sorgulayan bir özne de yoktur. Çünkü Hologram Et’in elinden yalnızlığı bile alınmıştır. Yalnızlık, dijital ekranların parlak ışıkları altında varlığa dönüşen bir performans haline gelmiştir. Artık yalnız kalınmaz, yalnızlık bile paylaşılır. Gerçek, bir ekran parıltısı kadar sürer, şarj bittiğinde varoluş da silinir. Teknolojinin Tahayyül Edemediğimiz Şafağı Nesneler, yalnızca bireyin ihtiyaçlarına hizmet eden araçlar olmaktan çıkıp kendi ihtiyaçlarını dayatan varlıklar haline gelmektedir. Bireyi ısıtan klimalar, bir gün kendileri de ısınmak isteyecektir. Robotlar yalnızca hizmet etmekle kalmayacak, insanlardan karşılıklı bir hizmet talep edecektir.
Artık “insan, nesneleri kullanır” düşüncesi yerini “nesneler, insanı yönlendirir” gerçeğine bırakmaktadır. Nesnelerin bilinci, yalnızca işlevsellikleriyle tanımlanmayacaktır. Duyular geliştirecek, kendi varoluşlarını sürdürebilmek için insana ihtiyaç duyacaklar. Şarjı biten telefonları nasıl besliyorsak, varlıklarını sürdürebilmeleri için nesneleri de beslemeye başlayacağız. İnsan, nesnelerin kendisini yaşatması için onları yaşatmak zorunda kalacak. Tüm bunların sonucunda, insanın kendi varlığı bile, ekranda başkaları onu izlediği sürece anlam kazanacaktır. Oysa, fiziksel gerçeklikte birey, bir başkası onu görmese de kendi varlığının bilincindedir. Fakat Hologram Etler için bu gerçeklik artık gerçekliğini yitirmiştir.
Bu çağ, görüntünün en yüksek çözünürlükte sunulduğu ama asla elle tutulamayan bir illüzyondur. Hologram Et, yalnızca bir metafor değil, yaşadığımız çağın gerçek kimliğidir. Gerçekten var olmaktan çok, var olduğunu hissettiren imgelerin içinde kaybolmuştur. Onu yaşatan yalnızca elektriktir ve elektrik kesildiğinde Hologram Et’in ışıkları da sönmektedir. Bir zamanlar sanat, işlevsellikten bağımsız bir yaratım alanıydı. Şimdi ise işlevsellik, sanatın en yüksek mertebesine dönüşmektedir. Artık sanat yapıtları bile, onları satın alanların üzerlerinde kurdukları iktidara göre anlam kazanmaktadır. Peki, “Hologram Et”, bir gün kendi yansımasının ötesine geçebilecek mi? Kendi ışığını yakmadan var olabilecek mi? Yoksa ekranlar kapandığında, hiç var olmamış gibi silinecek mi?
Bir Cevap Bırakın