Fotografevi’nden Yeni sergi: Teğet Geçtim

Fotografevi 1-15 Şubat 2025 tarihlerinde akademisyen, fotoğrafçı Gülay Doğan’ın İstanbul’u otobüs, tramvay gibi toplu ulaşım araçlarının pencerelerinden fotoğrafladığı Teğet Geçtim sergisine ev sahipliği yapıyor.

Varacak bir yerin, yapacak bir işin vasıtası olan toplu ulaşım araçları; bizleri aynı manzarada buluşturan ara mekanlardır. Teğet Geçtim, bu araçlar yoluyla kentsel coğrafyanın ayrıştıran hatlarının da çizildiği fikrinden hareket ediyor. 2011 yılından bugüne çekilmiş fotoğraflar, hafızalarda yer etmeyecek aradaki anların gelip geçiciliği, uçuculuğu sorgulanıyor. İstanbul’un tarihi ve kültürel olarak büyük anlatılarının, Boğazının manzarasının uzağında; otobanlardan ara sokaklara taşınan kitlenin manzarasına odaklanıyor. Duvar yazıları, toplu konutlar, sokaktan geçenler, inşaat ayraçları; baktığımız kent bize kendini nasıl sunuyor, kent bir açıklık mı yoksa örtü mekâna mı dönüşüyor, bakışımız nereye uzanıyor, bu sorular serginin odağında yer alıyor.

Bir amaç olmadığı takdirde kentte izlediğimiz güzergahlar, sadece yaşam alanımızın sınırları içerisinde geçer. Her birimiz bu yönüyle hayatımızı bir adacıkta sürdürürüz; sosyal ve ekonomik belirlenimleriyle birlikte… Kitlesel ulaşım araçları farklılıkların bir araya geldiği eşik mekanlar olarak karşımıza çıkar. Fakat kentin sınıfsal olarak ayrıcalıklı mekanlarından uzaklaşmak üzere bir kapı işlevi de görür. Richard Sennett, 19. yüzyıl sonunda büyük kentlerdeki metro devriminin, yoksul işçi sınıfının gündüz çalışmak için geldikleri kent merkezinden akşam ayrılmalarını ve gelirleriyle barınabilecekleri o uzak semtlere geri dönmelerini sağlamak olduğunu belirtir. Bunu kimi zaman bina cephelerinden kimi zaman kamusal alanların düzenlenişinden hissederiz. Ve fakat alıştığımız kentsel manzaralar, içerisinde neyin dönüştüğünü bile anlamadığımız bir körlük sunuyor. İstanbul, bir yönüyle kentsel dönüşümün neoliberal politikalarla şekillenmesinin bir ürünü olarak küresel bir turizm dekoruna evrildi. Öte yanda ise toplumsal yabancılaşmanın doruklarında bir yer edinebilme, var olabilme kavgası sürüp gidiyor. Sergi, fotoğrafın bilişsel olarak farkına varmadığımız anları açık edeceğine, en azından durup bakmaya bir fırsat yaratacağına çağrı yapıyor. Yüzlerce fotoğraf arasından yapılan bu seçki, fotoğrafçının kente dokunamadığı fakat izleyicisi olduğu bir seyri, yeniden kurguladığı bir anlatıya dönüşüyor.

 

GÜLAY DOĞAN

Fotoğrafçı, akademisyen. Fotoğrafçılık alanında lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi, yüksek lisansını Marmara Üniversitesi ve sanatta yeterliğini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde tamamlamıştır. Henri Cartier Bresson ve Robert Capa (Espas Yayınevi) gibi kitapların editörlüğünün yanı sıra ortak çevirmenlik de yapmıştır. Fotoğrafları ulusal ve uluslararası karma sergilerde yer almıştır. Çalışmaları, kentsel mekânda hafıza ve toplumsal yabancılaşma konularında yoğunlaşmaktadır. Şu anda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.