Ana Sayfa Kritik EROL ÜYEPAZARCI’NIN KUTLANACAK ÇALIŞMASI

EROL ÜYEPAZARCI’NIN KUTLANACAK ÇALIŞMASI

EROL ÜYEPAZARCI’NIN  KUTLANACAK ÇALIŞMASI

AMA HATALARI NE YAPALIM!

Geçen yılın sonuna doğru Kitap-Sanat’tan haberini alınca hemen edindiğim, uzunca bir adı olan kitap var elimde:

Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstenmeyenler”

Türkiye’de Popüler Romanın İlk Yüzyılının Öyküsü (1875-1975)

İki cilt, (kutulu) Oğlak Yayınları, 2019

Büyük boy, toplam 1045 sayfa.

Bu geniş kapsamlı iki ciltlik çalışmanın yazarı Erol Üyepazarcı.

Ülkemizde polisiye roman üzerine çalışmalarıyla bilinen bir isim Erol Üyepazarcı. Bu yazıya hazırlanırken mütevazı kitaplığımda, Ebüssüreyya Sami’den sadeleştirip notlarla yayına hazırladığı bir kitabı elime geçti: Osmanlı’nın Sherlock Holmes’ü Amanvermez Avni’nin Serüvenleri 1. Cilt. Bunun yanında da Korkmayın Mister Sherlock Holmes! Türkiye’de Polisiye Romanın 125 Yıllık Öyküsü (1881-2006) kitabı da görünmez mi!..Yayınına son vermeden önceki Virgül’de de polisiye konulu yazılarına rastlardım Üyepazarcı’nın…

Kitap, popüler roman üzerine güzel, doyurucu bir çalışma olmuş. Yayınlandığı sıralarda önce Doğan Hızlan üstat Hürriyet’teki kösesinde, aynı günlerde de gazetenin haftalık eki Kitap Sanat’ta Metin Celâl kitabın önemine dikkat çektiler.

Galiba 1045 sayfanın tümünü okumadıkları için, tamamını okuyup hataları bulmayı da bana bıraktılar.

Başlangıç yıllarındaki yazarlara ve eserlerine tam olarak vakıf olmadığımdan, o bölümler için bir şey demem mümkün değil. Ancak cumhuriyet dönemi yazarlarının kimileri, eserleri ve bazı olaylar bahsinde gözüme çarpan hata ve yanlışları şöyle sıralamak istiyorum:

Suat Derviş’le ilgili bölümde, 370’nci sayfada; Nâzım Hikmet’in 1929’da Resimli Ay dergisindeki eylemi için; “Putları Kırıyoruz” kampanyası çok ses getirmişti…” diye yazıyor, Erol Üyepazarcı, oysa kidoğrusu; “Putları Yıkıyoruz” olacak.

Sayfa 400’de başlık şöyle:

Cingöz Recai’nin Yaratıcısı, Çok Okunan “Piyasa Romanları”nın Yazarı: Server Bedi Nâm-ı Diğer Peyami Safa

Yazarın gerçek adı Peyami Safa olduğuna göre, diğer nâmı (yani Nâm-ı Diğer’i) Server Bedi’dir.

Bu durumda bölüm başlığının doğrusu:

Cingöz Recai’nin Yaratıcısı,

Çok Okunan ‘Piyasa Romanları’nın Yazarı

Peyami Safa, Nâm-ı Diğer Server Bedi” olmalıydı.

Yazar Erol Üyepazarcı, 401’ci sayfanın bir yerinde; “1930’lu yılların başına kadar Peyami Safa, nâm-ı diğer Server Bedi…” şeklinde doğrusunu yazıyor aslında…

Sayfa 406’da tekrar baştakine dönüp yanlışına devam ediyor:

Server Bedi’nin nâm-ı diğer Peyami Safa’nın…”

Peyami Safa’nın 1935’te Nâzım Hikmet Hikmet’le çatışmalarını anlatırken; “şair, Bir Provokatör Üzerinde Hücum Denemeleri adlı ünlü şiirinde” cümlesinde geçen “Üzerinde” Üstünde, “Hücum” ise Hiciv olacak. Yani Nâzım Hikmet’in Peyami Safa için yazdığı ünlü hiciv şiirinin başlığı: “Bir Provokatör Üstünde Hiciv Denemeleri”dir.

Sayfa 415’te tekrar karışımıza; “Bütün bu özelliklerin dışında Server Bedi’nin nâm-ı diğeri Peyami Safa’ya…” çıkıyor.

Erol Üyepazarcı, sayfa 416’nın ortalarında Etem İzzet Benice’yi anlatmaya başlıyor. Ancak bütün kitaplarının üzerinde bile (Örneğin Beş Hasta Var romanında) adı “Etem” şeklinde yazıldığı halde Üyepazarcı ısrarla Ethem yazıyor. Bölüm başlığında da Etem İzzet Bey’in gazeteciliğini öne çıkarıyor:

Çok Okunan Popüler Romanların Yazarı

Ve Uzun Soluklu Halk Gazetelerinin Patronu” tanımlaması yapıyor başlıkta.

Onun için sayfa 418’de, Etem İzzet Bey’in ilk yıllarda çalıştığı gazetelerden Milliyet’in hikâyesine değiniyor kısaca:

Milliyet gazetesinin kurucusu, başyazarı ve de hamisi Mahmut Nedim Soydan 1935’te hastalanır, gazeteyle ilgilenemez hale gelir ve 3 Aralık 1936 tarihinde ölür. Bu arada Ethem İzzet Benice de gazeteden ayrılır, zaten bir süre sonra Milliyet de kapanacaktır.”

Oysa ki Milliyet gazetesinin doğru hikâyesi şöyledir:

Siirt milletvekili Mahmut Soydan (Büyük Taarruz döneminde MustafaKemal Paşa’nın emir subaydır.-E.K.) tarafından, finansmanı İş Bankasınca sağlanarak 11 Şubat 1926 tarihinde ‘Milliyet’ adıyla bir gazete çıkarılmaya başlandı. 1 Aralık 1928’e kadar Arap harfleriyle dizilip basılan gazete, bu tarihten sonra Latin harflerine dönünce logosunu Gotik harflerle yazmaya başladı. 1935 yılına kadar bu şekilde yayınını sürdüren Milliyet’e; çok düşük olan tirajını artıracak bir yönetici aranırken, Ali Naci Karacan gazetenin başına geçirildi. Gazetenin adını “Tan” olarak değiştiren Ali Naci Karacan 23 Nisan 1935 tarihinden itibaren bu adla yayınını sürdürdü.”

Erol Üyepazarcı; sayfa 538’de Vâlâ Nurettin’i anlatmaya başlıyor. Buradaki başlık gene ters:

İki Sevimli Hece ve İlginç Bir Yaşam: Vâ-Nû Nâm-ı Diğer Vâlâ Nurettin”

Bunun da doğrusunun tersi olması gerekiyor:

İki Sevimli Hece ve İlginç Bir Yaşam: Vâlâ Nurettin Nâm-ı Diğer Vâ-Nû”

Sayfa 543’te ise Nazım Hikmet’in 1929’da Resimli Ay’daki kampanyasının doğru adıyla karşılaşıyoruz: “Putları Yıkıyoruz”.

İkinci Cilt’te 745’nci sayfaya geldiğimizde Kemal Tahir bahsi çıkıyor karşımıza.

Başlıktaki tuhaflık burada da aynı:

Ta-Ka, Tipi, Bedri Eser, Samim Aşkın, Cemalettin Mahir, F.M. İkinci, F.M.Duran, Celal Dağlar, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı ve Nâm-ı Diğer Kemal Tahir’in Popüler Romanları”

Gerçekte asıl adı İsmail Kemalettin olan yazarın kökleşmiş, 1930’lardan itibaren kabul edilmiş adı Kemal Tahir olduğuna göre; bütün diğer takma adları

Yani Ta-Ka, Tipi, Bedri Eser, Samim Aşkın, Cemalettin Mahir, F.M. İkinci, F.M. Duran, Celal Dağlar, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı nâm-ı diğerleri oluyor…

Sayfa 748’de; Nâzım Hikmet’in 1929’daki kampanyası tekrar karşımıza “Putları Kırıyoruz” olarak çıkıyor. Erol Üyepazarcı bir karar verse bunun doğrusuna iyi olacak… Putları yıkıyor muyuz, kırıyor muyuz?

Sayfa 749’da ise; bilgi yanlışlarıyla dolu cümle var karşımızda:

15 Haziran 1938 tarihinde, aralarında Nâzım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı ve kardeşi deniz astsubayı Nuri Tahir’in de bulunduğu bir grupla, ‘Donanmayı isyana teşvikten’ tutuklandı.”

Donanma Kor. Askeri Mahkemesince gıyaplarında verilmiş tutuklama kararı, 13 Haziran 1938’de Kemal Tahir, Hikmet Kıvılcımlı, Hamdi Alev Şamilof, Emine Alev Şamilof ve Fatma Nudiye Yalçı için vicahiye çevrilmiştir. Yalnız aralarında Nâzım Hikmet yoktur, Kemal Tahir’in kardeşi deniz astsubayı Nuri Tahir de… Kara Harp Okulu Davası’ndan Ankara’da hükümlü ve sivil cezaevinde infazı devam etmekte olan Nâzım Hikmet 13 Haziran’dan sonraki günlerden birinde Ankara’dan İstanbul’a getirilerek tutuklanacak, Nuri Tahir de Yavuz ve öteki harp gemilerindeki meslektaşlarıyla birlikte bu tarihten önce ya da sonra yapılan tutuklamaların içinde yer alacaktır.

Oğlak Yayınları yöneticileri bu güzel ve mükemmel çalışmayı, şöyle sağlam ve iyi bir redaksiyondan geçirip yayımlasalar olmaz mıydı?

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl